TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda Çevre ve Şehircilik Bakanlığının bütçe görüşmeleri yapıldı.
   Görüşmeler sırasında CHP Antalya Milletvekili, Plan ve Bütçe Komisyonu üyesi Av. Cavit ARI, Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat KURUM’a Kepez İlçesi kentsel dönüşümünden, bisiklet yoluna, onay verilen ÇED raporlarından Kaş İlçesinin imar palanını kadar birçok önemli konuyu gündeme getirdi.
Plan ve Bütçe Komisyonu üyesi Av. Cavit ARI ‟Medeniyetimizin mirası olan yatay mimariyi esas alan bir anlayışı hedeflediğinizi ifade ettiniz; çok güzel. Ancak bir teknik eleman olmamakla beraber, her yerde bu yatay mimarinin gerçekleştirilmesi doğru mudur, yoksa yerine göre yatay mimari, yerine göre de dikey mimari kullanılabilir mi? Teknik elemanların esas itibarıyla işi olmakla beraber, özellikle yeşil dokunun ve konutların etrafında daha geniş yeşil alanların bırakılabilmesi adına da her zaman yatay mimarinin çok da gerçekçi olmadığını ifade edebilirim. Ancak iktidarınız döneminde yani her şeyde milat olarak 2002'yi aldığınız bir anlayışta -ki sizin kitapçığınızda da öyle, birçok veride 2002'yi öncelemişsiniz- ben buradan sormak istiyorum: Mademki yatay mimari bizim medeniyetimizin bir mirasıydı. O hâlde İstanbul'daki ve hatta hemen Ankara'da çok yakınımızda bulunan bu gökdelenleri acaba buraya hangi geçmişteki medeniyetlerimiz dikti, çok merak ediyorum. Ve hatta İstanbul gibi gerçekten medeniyetimizin simgesi olan Yarımada'da, ki çok değerli eserlerin bulunduğu bir bölgeye o Yarımada siluetini bozacak şekilde olan gökdelenleri kim dikti, onu da sormak istiyorum. Ve orada yargı kararı olmasına rağmen o silueti neden hâlâ kaldıramadığınızı da yine çok merak ediyorum. Bu medeniyetimize ve atalarımıza saygısızlık değil mi, onu da merak ediyorum!
Sayın Bakanım, Antalya, Kepez ilçemizde malum olduğu üzere büyük kentsel dönüşümlerden birisi gerçekleştirilmekte. Burada ilk yapılan proje çalışmasında hedeflenen ve vatandaşla yapılan sözleşmede ilan edilen daire sayısı ile sonradan gerçekleştirilen daire sayısı arasında neredeyse 2 katına kadar bir farklılık olduğu hususunu herhâlde çok iyi biliyorsunuzdur. Belediyeyle yapılan bu sözleşmeler, vatandaşların imzalarından sonra inşaat emsal oranının artırılmasının anlamı nedir? Yine, çekilen kuralarda vatandaşlarımıza birinci katlar ve arka cephelerin veya son kat son cephelerin kuralarda çıkmış olmasının özel bir anlamı var mıdır? Bu konuyu da özellikle sizlerden öğrenmek istiyorum. Şimdi, Bakanlığın yaptığı faaliyetleri şöyle özetlemişsiniz: Bakıyorum, bisiklet yolları, yürüyüş parkları. Sayın Bakanım, siz birçok bakanlıktan daha güçlü olan, koskoca bir bakanlıksınız, bisiklet yollarıyla, yürüyüş parkurlarıyla, millet kıraathaneleriyle meşgulsünüz. Yani bunlar Bakanlığın değil, en küçük bir kasaba belediyesinin dahi yapabileceği işlerdir. Lütfen Bakanlığınızla ilgili esaslı çalışmalara imza atın demek isterim. Kaldı ki bakın, Antalya'da 28 kilometre merkezde bisiklet yolu yapılmış, bu bisiklet yolunu hangi amaçla, nasıl yaptınız ve şu anki uygulama durumunun ne olduğunu araştırmanızı özellikle istiyorum. Yine, imar barışı kapsamında 10 milyon 300 bin bağımsız bölüm müracaata alınmış, 24 milyar civarında bir tahsilat yapılmış. Bu elde edilen paranın ne şekilde kullanıldığını da yine çok merak etmekteyiz. Bu kentsel dönüşüm süreci içerisinde belediyelerin isyanı vardı. Gerçi, bu isyanlar bazı yerlerde göz yummadır bana göre. Muhtemelen suiistimallerin önüne geçebilmek amacıyla 1.106 Bakanlık personelini denetçi olarak görevlendirmişsiniz, şimdi de sayıyı 3 bine çıkarmaktasınız. Ben tekrar sormak istiyorum: Bu kentsel dönüşümden sonra yaklaşık olarak o kanun çıkar çıkmaz konulan barakalarla ne kadar yeni bina yapıldı ne kadar yeni bina tespit ettiniz ve bunlarla ilgili hangi işlemleri yaptınız?
Yoksa yeni bir imar barışı süreci mi beklenmekte, bunu da size sormak istiyorum. Yine, dünya sıcaklığının 3 derece, deniz seviyesinin 19 derece yükseldiğini ve özellikle Akdeniz'in tehdit altında bulunduğunu ifade ettiniz. Bu konular geleceğimiz açısından gerçekten çok önemli konular ve bundan da en çok etkilenecek olan bölgenin Akdeniz Bölgesi olduğu özellikle ifade edilmekte. Son olarak şunu söylemek istiyorum: Çevresel etki değerlendirmesiyle ilgili 2002 yılından bu yana 62.490 tesise ÇED verilmiş. Buyurmaktasınız ki "Çevreye, doğal dokuya, tabiata zarar vermesi ihtimali çok az bile olsa o projeye asla ve asla ÇED onayı vermiyoruz." Ben de size soruyorum: Başta ilimiz Antalya olmak üzere birçok şehrimizdeki taş ocakları, mermer ocakları, HES'lerin çevreye değil de nereye zararı veya nereye faydası var, çok merak ediyorum çünkü her yapılan HES her açıdan taş ocağı, mermer ocağı çevreye gerçekten zarar verir. Siz bu cümleyi buraya nasıl yazdınız, çok merak ediyorum.
   Kaş'la ilgili de 1/25.000'lik plan iptal edildiği hâlde, basında, bakın, "Mahkeme iptal etti, bu kez Bakanlık yürürlüğe koydu." denilen bir haber var. Bu plan uygulandığı takdirde Kaş'ın hedeflenen 2040 nüfusu 200 bine çıkmakta. Böyle bir hedef Kaş'ı bitirme demektir, Kaş'ın doğal güzelliğini bitirme demektir, Kaş'ın turizmini bitirme demektir. Bu iptal edilen planın Bakanlık tarafından uygulanacağına dair haberler var ise lütfen bu plandan vazgeçin diyorum.
   2002 yılında 151, bugün itibarıyla 463 mavi bayraktan bahsetmişsiniz raporunuzda, sunumunuzda. Antalya Lara sahil bandına kruvazör yat limanı yapılma projesi, yine Antalya Konyaaltı gibi tüm Türkiye'nin bildiği en önemli plajımız olan Lara bandına Boğaçay Projesi'yle birlikte bir yat limanı projesi yapılması bir önceki dönem büyükşehir belediye başkanının çılgın projeleri arasındaydı. Bu projeler yapılırken ve "danışmanlık hizmetleri" adı altında 1 milyon 800 bin TL ödenirken Bakanlık olarak sizin bu çalışmalardan haberiniz var mıydı, varsa özellikle ÇED'le ilgili ne gibi önlemler alıp bu projeleri destekleme veya önleme anlamında neler yaptınız? Siz neredeydiniz?” dedi.
 
  CHP ANTALYA MİLLETVEKİLİ CAVİT ARI; ¨MADDE BAĞIMLILIĞI BAŞTA OLMAK ÜZERE, GENÇLERİMİZİN GERÇEKTEN BÜYÜK SORUNLARI VAR
   TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda Gençlik ve Spor Bakanlığının bütçe görüşmeleri yapıldı. Görüşmeler sırasında CHP Antalya Milletvekili, Plan ve Bütçe Komisyonu üyesi Av.Cavit ARI, Gençilk ve Spor Bakanı Dr. Mehmet Muharrem Kasapoğlu’na gençlerimizin başta madde bağımlılığı olmak üzere gerçekten büyük sorunları olduğunu gündeme getirdi.
    Plan ve Bütçe Komisyonu üyesi Av.Cavit ARI ‟Sayın Bakanım, Bakanlığımızın ismi "Gençlik ve Spor Bakanlığı" yani hem gençlik hem de spor iç içe. Dolayısıyla, önce gençlikten, sonra da spordan birlikte bahsetmekte fayda var. Bilindiği üzere ve resmî verilere göre de ülkemizdeki genç nüfus birçok Avrupa ülkesinin neredeyse nüfusunun tamamına yakın ve biz de ülkemizin genç nüfus sayısıyla her zaman övünmekteyiz. "Bu gençliğin dinamizmi özellikle ülkemizin geleceği açısından bir teminattır." diye hep söylenegelir. Tabii, böyle olmakla beraber, gençlerin de içinde bulunduğu gerçekleri de değerlendirmekte fayda var. Resmî verilere göre, 15-29 yaş grubu içerisinde yüzde 42,4'ü eğitimde, yüzde 31,1'i istihdamda, bunların dışında kalan yüzde 26,5'u da bu saydığımız bölümlerin dışında yani herhangi bir işi yok, eğitimi yok. Yine, bu oranlar içerisinde baktığımızda, yüzde 13,2 olan OECD ortalamasının çok çok üzerinde bir gencimiz ne eğitimin içerisinde ne de çalışma hayatının içerisinde. Yine OECD ülkeleri arasında baktığımızda, gerçekten, ülkemizdeki veriler neredeyse 2 katı seviyelerine yükselmiş, hatta 2 katını da aşar nitelikte. Örneğin, kadınlarda bu oran OECD ülkeleri arasında yüzde 15,5 seviyelerinde gözükür iken ülkemizde yüzde 40'lara kadar çıkmış durumda. "Söz konusu veriler bu alanda politika ve hizmet geliştirmesi ihtiyacını ortaya koymaktadır." şeklinde de resmî bir beyanınız mevcut, özellikle Cumhurbaşkanlığı Faaliyet Raporu'nda bu şekilde. Yani burada bir eksiklik olduğunu, burada yapılması gerekirken yapılamayan hususlar olduğunu resmî dilden ifade etmiş bulunmaktasınız. Tabii, bunu bu şekliyle kabul etmek de bir erdemliliktir yani eksikleriniz olduğunu ifade etmişsiniz. On sekiz yıllık bir iktidarın buralarda yeterli olmadığını ifade etmesi de güzeldir. Gençlerimizin gerçekten büyük sorunları var, başta iş olmak üzere eğitim sorunu var, okullarda yaşadığı sorunlar var ve sosyal hayat içerisinde yaşadığı sıkıntılar var. Bunların en önemlilerinden bir tanesi de son yıllarda gelişen madde bağımlılığı konusu. Bu konu gerçekten çok önemli çünkü gençlerimizi ve hatta insanlığı tehdit eden en önemli konulardan biri. Madde bağımlılığı konusunun birden fazla yönü var. Programınızda hem önleyici hem de özellikle tedaviyle ilgili bazı hususlardan bahsetmişsiniz ama ben, devlet olarak öncelikli görevimizin önleyici tedbirler olması gerektiğini ifade ediyorum. Nasıl olur da hâlâ bu ülkede, özellikle, uyuşturucu madde olarak satılabilen bu ürünlerin böyle artan bir şekilde devam etmesine müsaade edilmekte? Yani gelişen teknoloji içerisinde neredeyse bir yerden, hatta neredeyse yurt dışından bile çıkıp yurt içerisine gelen bir kişinin veya ürünün takip edilebildiği bir dünyada, okulların veya gençlerin yoğun bulunduğu çevrelerde peynir ekmek satar gibi uyuşturucu satılabilen dönemlerin yaşanması gerçekten çok ayıp. Bu işin Emniyet yönü var. Özellikle, Emniyetin bu konuda çok daha hassas ve duyarlı olması gerekir çünkü istendiği anda, istendiği şekilde bu işlerin önüne geçilebilir. Emniyet bu anlamda, önleyici olmalı. Yine bu işin yargı boyutu var. Yargı bu konularda daha net ve keskin olmalı. Tabii, bir de ailelere düşen ciddi görevler var. Ailelerimizin de bu konularda olabildiğince uyanık olması ve tespit edebilirse de erken bir şekilde tespit etmesinde fayda var. Bu gençlik merkezleri konusu önemli bir konu. Daha önceki bütçede de ifade ettim ve sizin Faaliyet Raporu'nuzun da gençlik merkezleriyle ilgili olan bölümün 3'üncü sayfasında geçen Antalya Özgecan Aslan Gençlik Merkezinin yapılmış olduğu arazi 6 bin metrekare bir arazidir. Antalya İl Özel İdaresine ait bir arazi iken ben de İl Genel Meclisi Başkanı olarak bu arazinin Gençlik ve Spor İl Müdürlüğüne bu amaçla bir gençlik merkezi yapılması için devir kararını alıp bu karara imza atan bir kişiyim. Ancak, gençlik merkezleriyle ilgili faaliyet raporlarınıza baktığımızda, burada sanki bir partinin arka bahçesini oluşturan görüntüleri görebilmekteyiz. Yani ben isterdim ki buralarda daha çok bilimsel çalışmalarla vakit geçiren ve vaktini daha çok gelişen dünyaya adapte etmeye çalışan gençlere eğitim verilsin, eğitim sisteminin buna göre olması gerekirdi diye ifade etmek istiyorum.
    Yurt konusu her zaman, her dönemde önemli bir konudur, günümüzde de yine önemini korumakta. Her ne kadar birtakım verilerle yurt konusuna eğildiğinizi ifade etseniz de hâlihazırda öğrenci sayımızın yaklaşık yüzde 9'una diyelim yuvarlak hesapla tekabül edebilecek yurtta barınan öğrenci sayısını görebilmekteyiz. Tabii, 679.758 sayısı ifade edildi. Önemli bir sayı ama bu sayının daha artması ve özellikle, kız öğrenciler başta olmak üzere tüm üniversite öğrencilerimizin kötü amaçlı kişilerin eline düşmesinin önüne geçerek daha çok devlet yurtlarında barınmasını sağlamamızda fayda var. Üniversiteler açıldığında hepimizin en çok yaşadığı sorunların en önemlilerinden biri budur çünkü o günlerde hemen hemen çoğunluğumuza yurtlarda yer bulmak üzere bizim de devreye girmemize dair çok sayıda talepler gelmekte” dedi.
 
 
        
 
Editör: TE Bilisim