İYİ PARTİ ANTALYA MİLLETVEKİLİ SUBAŞI: YARGI YETERİNCE ADALET DAĞITAMIYOR
   İYİ Parti Antalya Milletvekili Hasan Subaşı TBMM’de Yargı Reformu konusunda partisinin görüşünü anlattı. Yaptığı açıklamada” Yargı yeterince Adalet dağıtamıyor, Akordunu bozduğunuz yargı sağlıklı karar veremiyor. Devlet israftan, millet darlıktan kurtulamıyor. Siyasi iktidar, devleti kötü yönetiyor, hatta yönetemiyor.  ’Yassıada’ya ‘demokrasi’ adını koymanız sizi demokrat yapmaz.
Antalya Milletvekili Hasan Subaşı; Gerçek bir yargı reformuna mutlak ihtiyaç olduğunu belirterek, ‘’ Hukuk devletini ve adaleti inşa etmek zor değil ama bunun için muhalefete, muhalif görüşlere, sevmediklerinize, ayrıştırdıklarınızın fikirlerine, özetle geniş bir katılıma ihtiyaç var’’ dedi. Subaşı haklı mücadeleden vazgeçmeyen Baro Başkanlarını kutladı. Subaşı; Yargı’nın yeterince Adalet dağıtamadığını da belirterek, Siyasi iktidar, devleti kötü yönetiyor, hatta yönetemiyor’’ dedi. Subaşı FETÖ örgütlenmesi ile ilgili olarak da, ‘’Peki, yine yanılıyor ve kandırılıyorsanız; baskıladığınız, akordunu bozduğunuz yargı da sağlıklı kararlar veremez olduysa? ‘17-25 Aralık 2013 tarihi milattır’ denmesinin hukuki hiçbir değeri olmadığını hukukçular olarak biliriz’’ diye konuştu.
 
TBMM’de görüşülmekte olan ve Yargı reformu olarak anılan, Hukuk Muhakemeleri Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişikliğe Dair Teklif hakkında İYİ Parti adına değerlendirmede bulunan Antalya Milletvekili Hasan Subaşı eleştirilerine, 2018 yılında Adalet Bakanı’nın Yargı reform ile ilgili sözlerine yer verdi ve şöyle devam etti:‘’ 2018 tarihinde Adalet Bakanlığınca yapılmış sunumda yargının güven kaybettiği, yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığının güçlendirilmesi gerektiği söylenmiştir. Ayrıca Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına yargının uyum sağlamakta zorlandığı ve hızlı adaletin sağlanmasının gerektiği açıklanırken bu aynı zamanda bir itiraftı’’
Her şey Onun Ufuk Çizgisiyle Sınırlı
Hasan Subaşı, Hukuk devletini ve Adaleti inşa etmenin demokratik ülkelerde zor olmadığına dikkat çektiği konuşmasında bunun şartlarını da şöyle dile getirdi; ‘’Ama bunun için muhalefete, muhalif görüşlere, sevmediklerinize, ayrıştırdıklarınızın fikirlerine, özetle geniş bir katılıma ihtiyaç var. Oysa siz muhalif görüşleri duymak istemiyorsunuz. Hatta yargıyı baskılayarak muhaliflerin özgürlüklerini kısıtlayarak bu yolla iktidarınızı sürdürmeyi tercih ediyorsunuz. Belki hepiniz değil ama sizi yöneten o yolu seçtiği için öyle oluyor. Her şey onun ufuk çizgisiyle sınırlı, adalet ve demokrasi anlayışıyla sınırlı. Yasama ve yürütme kontrolünde, onun için görevlerini yeterince yapamıyorlar, yargı yeterince adalet dağıtamıyor. Yasama gerekli kanunları gerektiği zamanda çıkaramıyor. Devlet israftan, millet darlıktan kurtulamıyor’’
Baro başkanlarını kutluyoruz
Yargının kontrol edilemeyen ayağı gibi görünen savunmaya, avukatlara ve barolara da el atıldığını söyleyen Hasan Subaşı, Baro başkanlarının en doğal anayasal hakkı olan gösteri ve yürüyüş eylemleri sembolik olmasına rağmen devlet şiddeti kullanılarak engellenmek istendiğini anlattı ve ‘’Engel sürdürülse, başkanlar vazgeçse, bundan sonra kim haklarını kullanmaya cesaret edebilir. Baro başkanlarını, bir hakkın ne pahasına olursa olsun korunması gerektiğini gösterdikleri için teşekkür ediyor, kutluyoruz’’ dedi.
Yargının savunma ayağına baskıcı rejimler bile el atmadı.
Demokrasi Adını Vermekle Demokrasi Gelmiyor
Konuşmasının bu bölümünde aile büyüklerinin 60 ihtilali sonrası yaşadıklarını anlatan Hasan Subaşı, ‘’Dün, altmış yıl öncesinin zulmünü hatırladık. O günlerde amcam, Demokrat Parti Antalya Milletvekili İbrahim Rauf Subaşı Yassıada’da tutuklu yargılanıyordu. Babam Avukat Mahmut Celalettin Subaşı da amcamın Yassıada duruşmalarında savunmasını yapıyordu. Demokrat bir aileydik; o günleri pek konuşmak, hatırlamak istemezdik. Devlete ve millete ne de kimseye kırgınlığımız olmadı. Tüm darbe dönemlerinde baskıcı rejimlerin yargıya el attıklarını biliyor ama savunma ayağına el attıklarına tanık olmamıştık. Aynı zamanda parti olarak, ad olarak seçtiğiniz adaleti arıyorsak altmış yıl öncesinin kararlarını yok hükmünde saymanız adaleti sağlamayacaktır. Demokrasi arıyorsak Yassıada’ya ‘Demokrasi’ adını koymak da kimseye yetmeyecektir. Belki ders çıkarmak, ibret almakla olumlu adımlar atabiliriz. ‘1960 ihtilali darbelerin anasıdır’ denir. Gerekçeleri, demokrasi ve hukuk arayışıdır. Vatanı korumak ve kurtarmaktır’’ dedi.
15 Temmuz Kalkışması Gafletin Sonucudur
Türkiye’de yaşanan darbeler ve teşebbüslerin ardından, 15 Temmuz 2016 kalkışmasından söz etmek gerektiğini vurgulayan Hasan Subaşı; ‘’Nasıl ki 1960 ihtilali darbelere açılan kapı ise, son 15 Temmuz 2016 kalkışması da son perdenin kapanışıdır umarım. İktidarın gafleti nedeniyle, devleti tehlikeli ellere teslim etmesi sonucu ortaya çıkmış bir kalkışmadır. İktidar, müteaddit defalar uyarılmasına rağmen tehlikeyi görmezden gelmiştir. O gün uyaran muhalif gazeteler, bugün FETÖ’den sorgulanırken yine muhalif gazetecilerin, siyasetçilerin AHİM ve AYM kararlarına rağmen tutuklu olmaları da yine gaflettir. En kötüsü de her darbe ve baskı dönemindeki gibi yine yargının, siyasi erkin etkisi altında kararlar vermesidir. Yani, altmış yıl öncesinden ders çıkarılmamıştır İktidar, samimiyet sınavından sürekli sınıfta kalmıştır. Sınıfta kalmasına kalsın da ülke sınıfta kalıyor çünkü siyasi iktidarınız, devleti kötü yönetiyor, hatta yönetemiyor’’ diye konuştu.
Devlet organının kurumlarına yetişmiş liyakat sahibi insanların katkı sağlayacağına dilkkat çeken Subaşı, ‘’Bu yetişmiş insanların kim olduğunun, ne düşündüğünün, renginin, ırkının önemi yoktur. Görevini layıkıyla yapan yurtsever vatandaşlarımızın olması yeterlidir. Yöneticiniz Emre Cemil Ayvalı’nın itiraf ettiği gibi, FETÖ’cülere Kemalistleri kırdırmak istediniz. Oysa FETÖ’cüler suç örgütü, Kemalistler ise sizin sevmedikleriniz. Ancak, bu size yetmedi. Devleti, siyasi partinizi yönetir gibi yönetmeye kalktınız. İşin ehlini değil, sizin gibi düşünen ve yaşayan, kendinize bağlı kişiler aradınız. Bu yöntemle değil devlet yönetmek, dernek bile yönetilemez. Sonuçta, sizi, bizi, hepimizi FETÖ kalkışmasından, sağcı, solcu, her düşüncedeki yurttaşımız ile Kemalist, vatansever subay ve askerlerimiz kurtardı. Peki, ders çıkardınız mı? İbret aldınız mı? Baro başkanlarına günlerdir uygulanan şiddet, ders çıkarmadığınızı gösteriyor’’
17/25 Aralık’ı Milat sayan Yargı Gerçeğe Ulaşamaz
Hasan Subaşı, konuşmasının son bölümünde, adeta Demokrasi dersi vererek, konuşmasını şöyle noktaladı: ’Yassıada’ya ‘demokrasi’ adını koymanız sizi demokrat yapmaz. Partinin başındaki ‘adalet’ sizin adaletli olabileceğinizi göstermez. Nitekim ne olduğunuzu ve ne olmadığınızı dünyaya gösterdiniz. Son olarak, devleti teslim ettiğiniz FETÖ örgütünün bugün en büyük düşmanınız olduğunu söylüyorsunuz, kökünün kazındığını söylüyorsunuz ama sürekli asker, polis, bürokrat operasyonlarına devam ediliyor. Belki sadece bekçilere güvenmek istiyorsunuz. Peki, yine yanılıyor ve kandırılıyorsanız; baskıladığınız, akordunu bozduğunuz yargı da sağlıklı kararlar veremez olduysa? ‘17-25 Aralık 2013 tarihi milattır’ denmesinin hukuki hiçbir değeri olmadığını hukukçular olarak biliriz. Ama yargı bunu bilmezden geliyor ve etki altında kalıyorsa, bir suçu soruştururken ağacın gövdesine, köküne inmiyor, yapraklarıyla uğraşıyorsa nasıl doğru sonuca varılır? Böyle bir yargılama faaliyeti olamayacağını dünya biliyor, küçük düşüyoruz; en önemlisi, soruşturmaların doğru sonuçlara varması neredeyse imkânsız hâle geliyor. Siz sanıyor musunuz ki bu yargılama kalıbı 1960 yargılamalarından daha adil olsun’’
 
 
 
Editör: TE Bilisim