Ülkemizde ve dünyada günümüz dünyasında "Kadın Hakları ve Kadına Şiddet" hala güncelliğini koruyor. Öyleki geçmiş yıllarda devam eden sorun bir türlü çözülememiş ötelenip ertelemekle azalacağı yerde sürekli artmaya devam ediyor. Artık bu durum kişisel sorun olmaktan öte toplumsal bir soruna doğru gitmektedir.
   25 Kasım Kadına şiddeti önleme ve Kadını Koruma günü ve 5 Aralık Kadın Hakları günü olarak kabul edilmiştir. Bu nedenle konunun önemine binaen bu konuyu öncelikli olarak ele almayı düşündük. Hatta Kaş Kent Konseyi olarak Kadın Meclisimizi kurup bayan arkadaşlarımızla bu konuda çalışmalarımızı başlattık. Amacımız ilçemizde ve tüm mahallelerimizde yaşayan kadınlarımıza ulaşmak başta kadın hakları olmak üzere şiddet gören kadınlarımıza ulaşıp onların sorunlarını gerekli mercilere ulaştırıp hukuksal ve idari anlamda çözmeyi amaçladık. Kadınımız yaratılış itibarı ile erkeğin yanında fiziki yapısı olarak farklı yaratılmıştır. Erkek gerek güçlü iri fiziki yapısıyla gerekse ata erkil toplumsal kültürün getirmiş olduğu etkiyle özellikle kırsalda farklı bir kategoriye sokulmuştur. Oysaki yasalarımız kadın-erkek eşitliğini kabul etse de hala kırsalda kabul edilen gelenekçi feodal yapının etkisi ile bu eşitliği malesef bertaraf etmektedir. Ülkemizdeki son günlerde kadına şiddet olayları kadın haklarını yeniden gündemin ilk sorunu haline oturtmuştur. Aslında bu sorun ülkemizin kanayan bir yarasıdır. Aynı zamanda da bu bir eğitim sorunudur. Sorunun çözümü de öncelikle insanlarımızı eğitmekten geçmektedir. İşte bu noktada toplumun bir bireyi olarak bizlere büyük sorumluluk düşmektedir. Öncelikle bu sorumluluğun yasalar yanında dini, ahlaki ve örfi kurallara göre önemi de büyüktür.
Herşeyden önce kadınımızı bir elmanın iki yarısı gibi erkeği tamamlayan bir varlık olarak kabul etmemiz gerekiyor. Yetişme tarzı, toplumsal bakış açısı eğitimle düzeltilerek kadın ve erkek eşitliğini benimsemiş olmamış sorunu tam olarak çözmüyor. Daha çok kadınımızı hayatımızın bir parçası olarak toplumsal ve iş yaşamının içine katmamız gerekiyor. Bu hususta kadınlarımız ile ilgili ne kadar yasalar çıkarsak da toplumun ata-erkil bakış açısını değiştirmediğimiz sürece bu sorunu çözemeyiz. Bunun için bu yöndeki önce birey sonra da toplum olarak bakış açısını değiştirmemiz için eğitime ağırlık vermemiz gerekiyor. Kent Konseyi olarak bizler kadınlarımızın haklarını ve kadına şiddet sorununu önemsiyoruz. Kadınlarımızı bizlerin hem anası hem de kardeşi olarak kabul ediyoruz. Onlar bizlerin hayatta üremesini, çoğalmasını sağlayan vefakar, şefkatli gece gündüz bizi büyüten meleklerdir. Bizler kadın erkek olarak beraber eşit olduğumuzu ve yaşadığımız süreçte birlikte kader arkadaşı olduğumuzun farkında ve bilincindeyiz. Bu nedenle kadın ve erkek olarak ayrımcılığı kesinlikle kabul etmiyoruz. Bu zihniyette olanları şiddetle kınıyoruz.  Yasalar karşısında gereğinin yapılarak müeyyidelerin uygulanmasını istiyoruz. Hiç kimse cinsiyeti ve fiziksel yapısı itibarı ile farklı muameleye tabi tutulamaz. Kadınlarımızı sadece 25 Kasımda, 5 Aralıkta, 8 Martta değil yılın her gününde anmalı ve hatırlamalıyız. Onlar bizim can yoldaşımız, hayatımızın parçası ve vazgeçilmezlerimiz olmalıdır. Onlara sahip çıkmalı ve onlardan sevgiyi ve saygıyı esirgememeliyiz.
   Bu vesile ile eşitlikçi adalet anlayışına dayalı demokratik olarak hukukun üstünlüğüne ve insan haklarına bağlı kalarak kadınlarımızın şiddetsiz en güzel günlerinin olmasını temenni ediyorum...
  Sevgi ve muhabbetle esen kalın...