Mekke’nin fethi miladi 630 yılında ve 11 ocak da gerçekleşmiştir. İslam tarihinde
kuranın indirilişi ve hicretten sonra en önemli hadise olan Mekke’nin fethi özellikle
İslam’ın hoşgörü anlayışını aksettirmesi bakımından büyük bir önemi haizdir.
Hz. İbrahim (A.S.) zamanından beri tevhid inancının merkezi olan Kâbe’yi putlardan
temizlemek, Hz. Peygamberin en büyük hedeflerinden biriydi. Hz Muhammed
anavatanı mekkeye olan sevgi ve özlemi ayrı kaldığı 8 yıl boyunca daha da artmıştı.
Mekke vahyin İndiği coğrafyayı ve Allah Teala nın kutsal saydığı Kabe (Müminlerin
kıblesi) Mekke deydi. Hz. Peygamber’in Mekke’nin fethine karar vermesine ve bu
kararı gerçekleştirmesine asıl sebep ise, Mekkelilerle Müslümanlar arasında
imzalanan Hudeybiye antlaşmasının, müşrikler tarafından bozulmasıdır.
Peygamber efendimiz Mekke’nin fetih hazırlıklarına gizlice başladı. Ramazan ayının
başlarında Medine’de bulunmaları için çevredeki kabilelere haber gönderdi.
Müslümanlar 10 Ramazan /1 Ocak 630’da hareket etti. Hz. Peygamber Mekke nin
kutsallığına riayet etmeyi çok istiyordu. 11 ocak günü dört koldan fetih süresi
okuyarak Mekke’ye girdi. Kan dökülmeme sini emretti, Halid bin Velidin komuta
ettiği birliğe mukavemet edilse de olay büyümeden önlendi. Bu suretle Hz.
Peygamber, Mekke’yi, kan dökülmeden fethetti ve şehre girince umumi af ilan etti.
Ancak 11 ’i erkek, 6’sı kadın olmak üzere 17 kişiyi genel af dışında tuttu. Bilahare
bunlardan 11 kişi daha affedildi. Sadece 6nkişi cezalandırıldı. Affedilenler arasında
Hz peygamberin amcasının kalbini söktürüp dişleyen Ebu Süfyân İn karısı Hind de
vardı.
Kâbe ve çevresinde bulunan putlar yıkıldı ve Hz. Peygamber’in emriyle bu putların
bir kısmı ateşe verilmek ve bir kısmı da kırılmak suretiyle imha edildi.
Hz. Peygamber, Mekke’nin yağma edilmesini yasakladı. "Bugün Kabe’de savaşın
helal olacağı gündür" şeklinde sözler sarfeden komutan Sa’d b. Ubâde’yi
görevinden azletti ve elinden sancağı alarak oğlu Kays b. Sa’d’a verdi.
Yaralıların, arkasına dönüp kaçanların, esirlerin öldürülmemesini emretti.
Hz peygamberin canına kastetmiş, vatanından sürgün etmiş ve kendisine her türlü
eziyeti yapanları affetmesi tarihte bir eşinin bulunmadığı büyük bir merhamet
örneğidir.. Hz. Peygamber, Kureyş’i eline düşürdüğünde kin ve intikam duygusuna
asla kapılmadı. O yıllarca kendine ve müminlere işkence yapanları, ona kılıç
çekenleri, suikaste kalkışanları, Bedir, uhud da kendisiyle savaşanları çok iyi
biliyordu. Ama, O affetti. İntikam almadı. Bu suretle yalnız kendi nesli ve devri için
değil, aynı zamanda her nesil ve her dönem için iyilik, vefalılık ve gönül yüksekliği
bakımından kimsenin ulaşamayacağı bir örnek verdi.
Fetih konuşmasında: "Benim size ne yapacağımı zannediyorsunuz" diye sordu:
- "iyilik ümid ediyoruz. Sen kerîm bir kardeş ve kerim bir kardeş oğlusun" dediler.
Bunun üzerine Hz. Peygamber:
- "Gidiniz, serbestsiniz" buyurdu.
Gerçekten tarihte, zor ve baskı altında tutulup vatanından kovulan, sonra da
vatanına dönme imkanını elde edince oradakilere dokunmayan ve intikam alma
yoluna başvurmayan herhangi bir şahıs ve toplum bulmak güçtür. Fetihten sonra
Mekke halkı müslümanlaştı ve yenik bir topluluk olarak değilde galiplerle eşit
haklara sahip olarak ve kardeş olarak yaşadılar.
Hz. Peygamber, Mekke’de hiçbir asker bırakmadan Medine’ye çekildi. Yağmaya veya
başka bir taşkınlığa müsaade etmedi. Mekke’nin hürmetini çiğnetmedi ve
Mekkelilere şeref ve itibarlarını yeniden iade etti. Yıllarca kılıçla yalanla, hakaretle,
şiddetle mücadele ettikleri düşmanları onlara düşmanca davranmamış ve affetmişti.
Yeni dinin ve peygamberinin değer ve kıymeti ortadaydı. Onlarda İslamı kabul
ettiler. Fetih süresi 1.ayeete Allah Teala nın resülüne olan müjdesi yerine gelmişti.:
“biz sana apaçık bir fetih müjdeliyoruz.” Bu ayetlerin inişinden kısa bir süre sonra
müjde gerçekleşmiş ve vahyin memleketi yeniden islamlaşmıştı.