Jeoloji Mühendisleri Odası Antalya Şubesi “Türkiye Deprem Tehlike Haritası” konusunda açıklamada bulundu. Oda tarafından yapılan açıklama şöyle;

“01.01.2019 tarihinde yürürlüğe giren “Türkiye Deprem Tehlike Haritası” ile alakalı olarak basında çeşitli değerlendirmeler yer almıştır. Bu harita ile ilgili olarak, Jeoloji Mühendisleri Odası Antalya Şubesi olarak yaptığımız ilk gözlemlerimiz sonucunda, hassas bir “Tehlike Haritası” hazırlanmış olduğu görülmüştür. Bu haritadan yola çıkarak Antalya ilimizin ve diğer bazı illerin “deprem riski azaltıldı” şeklinde bir yorum yapmak doğru olmayacaktır.

Çünkü bu harita AFAD’ın kendi internet sayfasında ve yayımlamış oldukları raporlarda da belirtildiği gibi bir “Deprem Tehlike Haritası” olup kesinlikle “Deprem Risk Haritası” değildir. Bu haritayı Deprem Risk Haritası olarak isimlendirmek ve bu şekilde yorumlamak için, meydana gelen depremde her bir binada oluşacak hasarın, çevre üzerindeki etkinin, meydana gelecek ölümlerin ve ekonomik sonuçlarının da hesaba katılması gerekmektedir ki bu çok mümkün değildir.

Günümüzde gelişmiş ülkelerin birçoğunda, yapılaşma sürecindeki zemin güvenlik katsayıları “Deprem Tehlike Haritaları” göz önüne alınarak belirlenmektedir ve Türkiye’de de bu yönde bir uygulamaya bu harita ile birlikte geçilmiştir. Yayımlanan yeni deprem tehlike haritasında en büyük yer ivmesi dikkate alınarak depremsellik durumu belirlenmiş, yaklaşık 20 yıl önce hazırlanan haritada yer alan keskin sınırlar ve deprem bölgeleri kavramı ortadan kaldırılmıştır. Çünkü yeryuvarı homojen bir yapıda olmadığından, meydana gelecek depremlerin sadece bir noktayı etkilerken hemen 100 km ötesindeki bir noktayı etkilememesi mümkün değildir.

Şu anda vatandaşlarımız e-devlet üzerinden bu haritaya ulaşabilir ve yaşadıkları bölgenin durumunu inceleyebilirler. Eski harita ile Antalya ilinin tamamında zemin güvenlik katsayısı 3 alınırken, yeni harita ile yapının yapılacağı noktanın koordinatları girilerek hassas bir şekilde tam o noktanın güvenlik katsayısı belirlenebilmektedir ki bilimsel bir yaklaşım bunu gerektirmektedir.

Ayrıca, Antalya ve yakın çevresinde yer alan Kemer-Döşemealtı Fay Sistemi, Kaş-Kalkan Fay Sistemi, Aksu Fay Sistemi, Eğirdir-Kovada Graben Fayları, Dinar Fayı, Fethiye-Burdur Fay Sistemi, Ağlasun-Dereköy Fayı ve Isparta-Kayıköy Fayı deprem üretme riski olan belli başlı aktif faylardandır. “Türkiye Deprem Tehlike Haritası” interaktif bir harita olup, oluşacak depremler ile sürekli güncellenmeye devam edecektir. Böylelikle yapı sektörünün, bölgelerde gelişecek yeni koşullara adapte olması ve bu koşullara karşı önlem geliştirmesinin önü açılmış olmuştur.

Tüm bu açıklamadan anlaşılması gereken, yürürlüğe giren yeni harita ile “Antalya’nın Deprem Riski Azaltıldı” şeklinde bir yorum son derece yanlıştır. Bunun önüne geçilmesi için kamunun daha açık bir şekilde bilgilendirilmesi gerekirken bu konuda eksiklikler söz konusudur. Fakat yine de bilimsel anlamda yenilenen ve geliştirilen Türkiye Deprem Tehlike Haritasının bölgesel anlamda yetersizlikleri olduğu da yadsınamaz bir gerçektir. Bilimsel yöntemlerin ışığında, yenilenen Türkiye Deprem Tehlike Haritasının daha da geliştirilmesine katkıda bulunmak amacıyla, Jeoloji Mühendisleri Odası Antalya Şubesi olarak farkındalık yaratmak için bilgilendirme çalışmaları planlanmaktadır.

Çalışmamıza katkılarından dolayı, Süleyman Demirel Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fuzuli Yağmurlu ve Akdeniz Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü Araştırma Görevlisi Koray Koç'a Jeoloji Mühendisleri Odası Antalya Şubesi olarak teşekkür ederiz.”

 
Editör: TE Bilisim