Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ayşe Bora Tokaçer, parkinson hastalığının 20'li ve 30'lu yaşlarda da ortaya çıkabildiğini söyledi.

Antalya'da düzenlenen Ulusal Nöroloji Kongresi'ne katılan Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Tokaçer, parkinson hastalığı ve nedenleriyle ilgili bilgi verdi. Prof. Dr. Tokaçer, "Parkinson hastalığı aslında bir ileri yaş hastalığı, 55- 60 yaş üzeri nüfusta yüzde 1 oranında görülen bir hastalık. Kendi nüfusumuza ve yaş gruplarına uyarladığımızda, Türkiye'de de 130 bin kadar parkinson hastası olduğu tahmin ediliyor. Ancak ilaç kayıtları, hastane kayıtları bunun çok çok altında. Muhtemelen birtakım kişiler parkinson hastası olduklarını bilmiyor ve ne yazık ki sağlık merkezlerine başvurmuyorlar" dedi.

'EN ÖNEMLİ ÖZELLİĞİ HAREKETTEKİ YAVAŞLAMA'

Türkiye'deki 130 bin parkinson hastası içinde, genelde ileri yaştakilerin olduğunu anlatan Prof. Dr. Tokçaer, "Ancak bazı yörelerde, özellikle anne ve babada hastalığın bilinmediği ama yakın akrabalık ya da aynı köy gibi kapalı çevre içerisinde olan evliliklerde bizim 'çekinik genler' dediğimiz, anne babada belirti vermeyen ama çocukta hastalığa yol açan genler neticesinde yüzde 5 ile 10 oranında da 'kalıtsal' dediğimiz parkinson hastalığına rastlamak mümkün. Bunun özelliği genellikle 40 yaş altında başlaması, 20'li yaşlar, 30'lu yaşlarda da ortaya çıkabilmesi. Hastalığın en önemli özelliği hareketteki yavaşlama. Dolayısıyla genç birinde de hareketlerde bir yavaşlama görüyorsak, bunu 'Bu yaşlarda bu hastalık olmaz' diye düşünmemek lazım. 'Acaba parkinson hastası olabilir mi?' diye yine bir nöroloji hekimine danışarak, böyleyse uygun tedavisine başlayıp, hastanın günlük hayat kalitesini yükseltmek lazım" diye konuştu.

'FİZİK AKTİVİTE YAPMALARINI ÖNERİYORUZ'

Parkinson hastalığının zamanla hareketleri yavaşlatan; ama yıllar içinde dengeyi bozarak, düşmelere yol açtığını vurgulayan Prof. Dr. Ayşe Bora Tokçaer, şöyle devam etti:

"Biz artık gerek parkinson hastalarında gerekse demans, alzheimer hastalarında daha teşhis koyduğumuzda fizik aktivite yapmalarını öneriyoruz. Çünkü fizik aktivite yaptığımızda bu kastan, eklemden gelen bilgi beyindeki alıcı bölgeler ve diğer şebekeler üzerinden birtakım düzenlemelerle kişileri bu hastalıklarda biraz koruyucu rol oynuyor. Hastalığı önlemese de en azından dengenin daha uzun korunmasını, alzheimerda da belleğin daha uzun korunmasını sağlayabiliyor. İdeali aslında bu hastalıklara daha hiç bulaşmadan evvel, hiç bu hastalıklar başlamadan evvel çok genç yaşlardan itibaren düzenli spor alışkanlığımız olursa bu hastalıkları birazcık daha öteleyebileceğiz. Okumayı özellikle demans hastaları açısından söylemeliyim. Beyinde bazı bağlantılar var. Sinapslar dediğimiz. 'İşleyen demir ışıldar' prensibi. Ne kadar çok işitsel görsel veri alırsak beynimiz o kadar çalışıyor. Bu nedenle okuma önemli bir şey. Bütün toplumun genç yaştan itibaren ama bu hastalıklar başladığında da 'Artık aklımda kalmıyor' demeden, gerekiyorsa bir metni iki kere okuyarak okumayı sürdürmesi önemli."
 
Editör: TE Bilisim