Koca bir yıl geride kaldı. Takvim yapraklarını koparıp bir kenara koyduğumuz gibi, ömür defterimizin bir sayfasını daha kaybettik. Ömür, aslında “doğum yaşam ve ölüm” diye üç kelime ile ifade edebileceğimiz kadar çok kısa. Doğumlara seviniyor, ölümlere üzülüyoruz. Sevinç ile üzüntüyü, keder ile mutluluğu ve bütün zıt duyguları insan ile beraber yaratan Rabbimiz, kullarının nimetlere şükretmelerini olumsuzluklara sabretmelerini istiyor. Şükredenlerin daha çok nimetlere kavuşacağını, nimetlerin kıymetini bilmeyip nankörlük edenlerin ise azap ile karşılaşacağını Kur’anda bize bildiriyor.

“Eğer nimetlerime şükrederseniz artırırım, nankörlük ederseniz azabım çetindir.” (İbrahim Suresi, Ayet:7)

Sahip olduğumuz ama kıymetini bilemediğimiz o kadar çok nimet var ki hayatımızda. Mükemmel bir şekilde yaratılan insan vücudu, mal-mülk, eş-dost akraba, evlat-torun, yeryüzü, hava, su, toprak, denizler, dağlar, ormanlar, tabiat, hayvanlar, çeşit çeşit meyveler ve gıda veren besinler, kana kana içtiğimiz tatlı sular, mis kokulu çiçekler, gökyüzü, güneş, ay ve yıldızlar, gezegenler ve daha neler neler… 

Kuran-ı Kerimde Rahman Süresinde bize bu nimetleri veren Rabbimiz bir soru ile bunu bize hatırlatıyor: “Şimdi Rabbinizin hangi nimetini yalanlarsınız.” Rahman Suresi 78 Ayetten oluşur ve 31 ayette Yüce Rabbimiz bu ifadeler ile kullarını nimetlerine şükretmeleri konusunda ikaz eder.

Sevgili Dostlar! Sahip olduğumuz ama kadrini bilemediğimiz bir nimet daha var: “Zaman”. Biraz önce saydığımız bütün nimetleri kapsayan bir nimet “zaman”. Zira her şey “zaman”ın içinde cereyan ediyor. Yaşam, “zaman” ile ifade ediliyor. Güneş, ay ve yıldızlar bize “zaman”ı hesaplama imkanı veriyor. Kısaca her şeyin varlık ve yokluğu “zaman” da gerçekleşiyor.

Sevgili Peygamberimiz Hazreti Muhammed Musatafa (SAV) Efendimiz, “İki nimet vardır ki insanların çoğu onların kıymetini bilmezler: “Sağlık ve Boşa geçen zaman.”(Buhari, Rikak 1) sözleriyle, zamanı iyi şeylerle değerlendirme hususunda bizi uyarıyor. Kuran-ı Kerim’in 103. Suresi olan Asr Suresi 3 ayetten oluşur ve ilk ayetinde dikkat çekici bir yemin ifadesi geçer: 1-“Asra yemin olsun ki”. Asr, 100 yıllık zaman dilimine yahut ikindi vaktine denir. Yani zaman bildiren bir kavramdır. Yüce Rabbimiz bu surede zamanın önemine dikkat çekiyor. Zira bundan sonraki ayetlerde ise insanın zamanını değerlendirme hususunda yanlış yaptığını ve bu yanlışın ancak iman, güzel amel ve hakkın ve sabrın tavsiyesi ile düzeltileceğini bildiriyor. 1-“Asra yemin olsun ki”. 2-“İnsan mutlaka ziyandadır.” 3-“Ancak iman edenler, salih amel (iyi işler) işleyenler, birbirlerine hakkı tavsiye eden ve sabrı tavsiye edenler bunun dışındadır.”

Asr Suresi bize zamanı değerlendirmenin formülünü veriyor. İman ile başlamak,  güzel ahlak ve faydalı şeylerle devam edip  her daim hak üzere olmak, eldekine şükretmek, ibadet etmek, faydalı olmak, yeryüzünü adalet ile imar etmek, dünyada iyiliği hakim kılmak, kötülüğü yok etmek, mahlukata karşı şefkatli olmak ve hayatımızda eksikliğini hissettiğimiz olumsuzluklara karşı isyan etmeden sabretmek.

Bir yılı geride bırakırken, cevabını vermemiz gereken soruların başında, acaba bir yıl boyunca zamanın bu formülünü ne kadar tutturdum sorusunun cevabı olmalıdır. İlim, öğrenmek, okumak, üretmek, ana ve babalarımızın çocukları için yaptıkları dualarda ifade ettikleri gibi insana, islama, vatana ve millete faydalı birer evlat olabilmek şuuruyla hareket edersek, Asr suresinde ifade edilen “ziyanda olanlar”ın arasında olmayacağız inşallah.

Dinimizde, kültür ve geleneklerimizde yer almayan ve bize batıdan gelen, hristiyan inancında yer alan noel yortusundan kaynaklanan yılbaşı kutlamalarının ve dinimizin çalışmayı, alın teri ile kazanmayı emretmesine rağmen piyango ve şans oyunları ile kazanç elde etmenin bizi “ziyana sürükleyeceğini” unutmadan yeni yılın sağlık,  huzur ve barışa vesile olmasını, hayatımıza güzellikler getirmesini temenni ediyorum.

Sağlık ve Esenlikle Kalın!