Hayata Destek’e ve Tüm İnsani Yardım Çalışanlarına…


     Bağdat'taki Birleşmiş Milletler merkezine yönelik bombalı saldırıda 22 BM temsilcisinin hayatını kaybetmesinden bu yana, 19 Ağustos günü farklı coğrafyalarda yaşamlarını riske atarak görev yapan insani yardım çalışanlarını hatırlamak amacıyla Dünya İnsani Yardım günü olarak anılıyor.
İnsani krizler ve insani yardım, son yıllarda yalnızca Türkiye özelinde değil dünya genelinde de gündemde çok daha fazla yer bulan bir konu haline geldi ve kamuoyu tarafından çok daha yakından takip ediliyor.

Sebebini kavramak ise güç değil:İkinci Dünya Savaşı’ndan beri insanlık tarihinin gördüğü en büyük insani kriz, 6 yılı aşkın süredir yanı başımızda sürüyor. Suriye Savaşı yüzünden 13,5 milyon insan evini terk etti ve bu insanların 5 milyonu, can güvenliğini ve insan onuruna yaraşır bir geleceği çevre ülkelerde aramak zorunda kaldı. Dünya geneline baktığımızda, insani krizlerin son yıllarda artışta olduğunu görüyoruz. Şiddet, iklim olayları, aşırı yoksulluk gibi sebeplerden evini terk etmek zorunda kalan insanların sayısı 65,6 milyonla tarihin en yüksek seviyesine ulaştı. Bu endişe verici artışta Suriye krizinin yanı sıra, Yemen, Nijerya, Güney Sudan ve Kolombiya'da yaşanan şiddet olaylarının da büyük etkisi oldu. Üstelikevi başına yıkıldığı, işini kaybettiği ya da çocukları artık okula gidemediği için mülteci olarak başkaülkelere sığınmak zorunda kalan 22,5 milyon mültecinin %86'sının Türkiye, İran, Pakistan, Lübnan ve Uganda’ya sığınmış olması yerel kapasitelerin sınırlarını zorluyor, insani yardımın finansmanında eşi görülmemiş güçlükler doğuruyor.

Bu koşullarda, biz insani yardım çalışanları için, faaliyetlerimizi sürdürmek güçleşiyor ve kırılgan toplulukların temel hak ve ihtiyaçlarına erişimlerini sağlamakta zaman zaman zorlanıyoruz. Daha da önemlisi, engellenemeyen iç çatışmaların ortalama 17 yıl sürdüğü bir dünyada, ihtiyaç sahiplerine ulaşmak için tehlikeli bölgelerde çalışıyor, yaşamlarımızı riske atıyoruz. Her sene ortalama 300 insani yardımçalışanı maalesef öldürülüyor, yaralanıyor ya da fidye için kaçırılıyor. Eldeki tüm bu veriler gösteriyor ki hem insanlık, hem de insani yardım camiasızor zamanlardan geçiyor. Ancak, her şeye rağmen, direktörü olduğum Hayata Destek Derneği'nde her gün canla başla çalışan 256 insani yardım çalışanına ve Türkiye'de ya da dünyanın farklı yerlerinde görev yapan tüm insani yardım çalışanlarına şunu hatırlatmak istiyorum; bu alanda var gücümüzle çalışmaya devam etmek ve yaratabileceğimiz kalıcı etkilere inanmak için yeterince sebebimiz var.

Tanıklık ettiğimiz şiddet sarmalında sık sık unutsak da geçtiğimiz yüzyıla baktığımızda, birçok yönden hiç olmadığımız kadar iyi bir noktadayız. Savaş ölümleri, soğuk savaş yıllarından dört kat daha az ve devletlerarası savaşları önlemekte tarihte hiç olmadığımız kadar başarılıyız. Bunların yanında,uluslararası kalkınma alanında ise1990 ve 2011 yılları arasında dünyada çocuk ölümlerinin %41 azaldığınıveküresel okur-yazarlık oranının1970'ten bu yana %54'ten%86'ya çıktığını görüyoruz.

Bu gibi uzun erimli verileri kendimize anımsatmak,insan eliyle gerçekleşen afetlerin engellenebildiği ve doğal afet risklerinin azaltılabildiği bir gelecek hayal etmemizi mümkün kılıyor. Tüm insani yardım çalışanlarına; insani yardım, insan hakları ve uluslararası kalkınma alanlarını kapsayan entegre çözümler üretebildiğimiz,başarılı ve her şeyden önemlisi güvenli bir gelecek dilerim…

Sema Genel Karaosmanoğlu
Hayata Destek Direktörü
 
Editör: TE Bilisim