Dalga geçtiğimi sanıyorsunuz değil mi? Hastane ve çöplük sözcüklerinin yan yana gelmesi bile yeterince mide bulandırıcı ve tiksindirici ama ne yazık ki Kaş’ta Devlet Hastanesi’nin ön tarafı moloz çöplüğü olarak kullanılıyor. Evet meyve, sebze, yemek artıkları değil ama geri kalan her şeyin atıldığı bir yer hastanenin önü ve yanı. Belediyenin moloz taşıyan kamyonları bile oraya inşaat artıklarını taşıyor.

   Neden buna engel olunmadığına ilişkin hiçbir fikrim yok. Bundan iki yıl önce böyle bir yazı yazdım ama hiçbir şey değişmedi, orası halen çöplük. Acaba niye bu kadar vurdumduymaz bir halkız? Çünkü eğer başta Kaş’ın yerlileri olmak üzere herkes buna itiraz etseydi orası çoktan yemyeşil bir yer haline getirilirdi. Kaşlıların böyle şeylerle uğraşacak vakti pek yok anlaşılan. Ne olacak ki kendileri de hastane yolu üzerine molozlarını döküveriyorlar. Ama memleketlerini de çok seviyorlar. Aynı ayı yavrusunu severken boğarmış diye aslı astarı olmayan bir atasözü vardır. Hiçbir ayının yavrusunu severken boğduğuna tanık olunmamıştır ama mecaz işte. Yani atalar benzetme yoluyla bir şeyler anlatmaya çalışmış bize. Kaşlılar da memleketlerini o kadar çok seviyor ki, Kaş bu sevgiden nefessiz kalıp can çekişiyor.

   Hastaneye yolunuz düştü mü bilmiyorum. Hani Gökseki son duraktan hastaneye doğru döndükten sonra altı yedi yüz metrelik bir yol vardır. Eskiden minnacık bir mahalle vardı, çukur mevkii diye, şimdi oraları apartlarla doldu. O yol üzerinde ağaçlarla kaplı olan yerlere nasıl olsa kimse görmüyor diye eski üçlü koltuktan, meşrubat buzdolaplarına kadar atılmadık eşya kalmamıştı. Onlar hâlâ orada ama her hafta maşallah yenileri de ekleniyor bu atıklara. Bunu da birçok kez dile getirdik ama dinleyen yok ne yazık ki.

   Hastanenin önüne, yanına moloz bile olsa atıkların dökülmesi mantığın almayacağı bir şey ama Kaş’ta dökülüyor. Hastane temizlik bakımından birinci sırada gelmesi gereken bir mekân değil mi? Vazgeçtim pis görüntüyü, hijyen bile sağlamakta zorluk çekilirken tam da dibine molozları yığmak pek mantıkla bağdaşmıyor.

   Yeri gelmişken hastaneyle ilgili bir sorun daha var. Biraz önce söz ettiğim yazımda hastane yolu ışıksız olur mu, hiç olmazsa hastaneye kadar olan bölümü aydınlatmak gerekmez mi mealinde bir şeyler de yazmıştım. Hani benim yazıyı gördü de mi yaptılar yoksa zaten plânda vardı da mı uyguladılar bilemiyorum tabii ama işin o kısmı halledildi. Tabii ben aydınlatılmasından söz etmiştim, yani her 50 metreye bir aydınlatma direği dikilse yeterliydi ama sağolsun belediyemiz her 20 metreye bir direk dikerek maliyeti muhtemelen iki katına çıkardı. Ne yapalım yöntemde yanlışlık var ama yapılan iş doğruydu. Ancak Gökseki’den hastaneye ulaşan yol hâlâ karanlık. Dört yüz metrelik bir kısımda birkaç tane aydınlatma direği dikilse çok iyi olacak. Çünkü burada yerleşim yeri yok, domuzların sık sık yola çıkabildiği bir yer. Cankurtaranların onlara çarpma olasılığı dışında karanlık yolda yürüyerek işe gidip gelen hastane personeli de var. Tabii hasta taşıyan araçların karanlık bir yoldan hastaneye ulaşması da pek hoş değil, doğru da değil. Umarım böyle bir şey yapılacak olursa lütfen beş direkten fazla dikilmesin çünkü fazlası gereksiz harcama olur. Her şey bizim vergilerle yapılıyor, paramızı israf etmenin anlamı yok.

   Hastaneyle ilgili moloz ve aydınlatma dışında bir sorunumuz daha var. Her branşta doktor yok. Biraz bu sorun giderildi ama yine de doktorsuzluk sorunumuz sürüyor. Bu konuda tabii ki belediyenin yapacağı bir şey yok, Sağlık Bakanlığının konuya el atması gerekiyor sanırım tabii aynı sorundan mustarip diğer ilçelerden başını alabilirse.

Kaş çok güzel bir yer ama sorunları da çok.