Ülkeyi bekleyen büyük tehlikeyi yıllardır anlatır, yazarım. Ekonomik geçim sıkıntısı, sorumluluk alınmaması ve güvensizlik nedeniyle evlilikler gecikiyor. Eskiden 20 yaşına gelmeden evlenen gençler varken, bugün 40 yaşına yaklaşanlar hâlâ evlenmiyor. Bu, yalnız bir hayat demek.
Evlenenler de çeşitli nedenlerle çocuk yapmıyor, bu da yalnızlığın sürmesi anlamına geliyor. Boşanmalar arttı, neredeyse evlenenlerin sayısını geçti. Eskiden aileler evlilikleri yönlendirir, sorunları tamir ederdi. Şimdi çiftler kendi kararlarını alıyor ve ayrılıyor, bu da yalnızlığı artırıyor.
Eşi ölenler ekonomik nedenler, eş bulamama ya da çocukların engellemesi yüzünden evlenemiyor. Yaşlılıkta yalnız yaşamak kaçınılmaz hâle geliyor.
Eskiden anne babaya çocukları bakardı, şimdi ise şehir hayatı, iş yoğunluğu ve aile içi kopukluk nedeniyle yaşlılar yalnız bırakılıyor. Toplumda aile bütünlüğü korunmalı, yalnız yaşayanlara insancıl ortamlar hazırlanmalı. Eskiden anasına babasına bakmayanlar toplumda ayıplanırdı, şimdi bu durum normalleşti.
Yalnızlık Allah’a mahsustur. İnsanlar kaynaşmalı, aile bağları güçlendirilmeli. Büyüklerin tiyatrosuyla oyalanan halk, küçüklerin dramlarıyla yaşar. Bu ve benzeri sorunlar konuşulmalı, çözümler aranmalı. İlgililer ve sorumlular bu konuda çalışmalıdır.
Ramazan Kıvrak