800 nüfuslu bir balıkçı kasabası olan ve coğrafi zorunluluktan dolayı kaza/ilçe olmuş bir yerleşim yeri bu gün büyük kentlerden kaçıp sakin sahil kasabası arayanların tercih ettiği bir yer haline gelmiştir. İlçenin coğrafi ve tapoğrafik durumu ancak 5000 nüfusun yaşayabileceği bir yapıdadır. Yollar, sokaklar, parklar hep o küçük kasabaya göre planlanmış ve düzenlenmiştir. 1987 yılında imar planı yapma yetkisi yerel belediye meclislerine verilince esnafların yaptığı imar planlarıyla dar sokaklarda 4 katlı binalar yapılmış, vatandaşlarımızın çoğu da kaçak olarak bir kat bodrum, bir çatı kat ilave ederek binasını 6 kata çıkarmıştır. Bu binaların bulunduğu sokaklarda o evlere yetecek yol veya otopark yoktur.
   Ukrayna-Rusya savaşından dolayı tahminen 3500 Rus vatandaşı ilçeye gelmiş ve bir yıldan fazla zamandır burada yaşamaya başlamıştır. Rusların gelişi nedeniyle ev kiraları aylık 3-4 bin liradan 15 bin, mobilyalı evler aylık 35.000 liraya yükselmiştir. Bu durum sabit gelirli; asgari ücretli, dar gelirli kiracı kişiler ile ev sahipleri arasında hoş olmayan sorunların doğmasına neden olmuştur. Ekonomik durumu bu kiralara yetmeyen birçok kişi ilçeyi terk etmiş ve yaşam koşulları daha uygun yerlere taşınmışlardır. Senelerdir bu kasabasının sıkıntılarını yaşayan ancak ekonomik kalkınmadan, ranttan faydalanamayan kiracılar bu dönem çok büyük bir bedel ödemişler ve ödemektedirler. Pandemi ve sonrası oluşan ekonomik kriz ve Rus vatandaşlarının gelmesinden sonra ilçe ve civarında arazi, arsa ve yiyecek, içecek ücretleri, hizmet ücretleri Türkiye ortalamasından birkaç misli arttı. Kiraların çok yükselmesi, pandemiden sonra tatilcilerin doğal ortamda villalarda tatil yapmayı tercih etmeleri sonucu köylerde binlerce villa veya malikane gibi lüks binalar yapılmaya başladı. İlçe ve çevresi büyük bir şantiye alanına döndü.
  Eskiden köy nüfus sayısına göre hesaplanarak verilen içme suları binlerce villanın havuzuna ve bahçesine yetmemeye başlamıştır. Yakın zamanda kırsal kesimlerde en büyük sıkıntı susuzluk olacaktır. Köy içme grup suyu olarak siyah kangal borularla köylere verilen bu su kesinlikle bu lüks binalara yetmeyecek, villa sahipleri ile diğer köylüler arasında su kavgalarına neden olacaktır. ASAT kuruluşunun bu konuda bir saptaması ve planı olup olmadığını bilmiyorum.   
     İlçe çevresinin doğal güzelliklerinin bu günlere gelmesinin en büyük bedelini bizlerden önce yaşayan Kaş"lılar ödemiştir. Senelerce yol, su elektrik olmadan bu coğrafyayı beklemişler tüm yaşam zorluklarına göğüs germişlerdir. Likya"lılar döneminden beri yaklaşık 2500 yıldır kalan tarihi anıtları ve zeytinlikleri bu günlere kadar beklemişlerdir. Bu gün o likya lahit mezarlarının çoğu tahrip edilmiş, yüzlerce dönüm yaşlı ve verimli zeytin ağacı kesilmiş ve odun edilmiştir. Bina alanlarına rastlamayan yerlerdeki ağaçlar bile kökünden çıkarılarak yerlerine beton dökülerek ve üzeri modern seramiklerle kaplanarak yok edilmiş adeta geçmiş coğrafyadan intikam alınmıştır.
     1990 senelerinden sonra ilçe turizm gelirlerinin artması, arazi ve arsa fiyatlarının yükselmesi nedeniyle önceden hiç önemi olmayan araziler için akrabalar arasında miras davaları ortaya çıkmıştır. Daha önce değersiz olması nedeniyle mirasa dahil edilmeyen köylerde kalan kardeşlere bırakılan arazilerin değerlenmesinden dolayı kadastro/ tapulama çalışmalarının olduğu köylerde 100 senelik miras anlaşmazlıkları ortaya çıkmış, akrabalık ilişkileri tamamen ortadan kalkmış ve akrabalar birbirine düşman olmuştur. Bu hızlı zenginleşmenin doğurduğu sosyal ve ekonomik sorunları kaldıramayan genç hemşerilerimiz genç yaşta vefat etmişlerdir.
      Kolay ve ani gelen para nedeniyle aileler içindeki sosyal bağlar kopmuş, zenginliğe alışkın ve geçmiş kültür alt yapısı olmayan kişiler ile akrabaları ve komşuları arasında sonu acı olaylar yaşanmıştır. Zengin yaşamı ve daha çok para kazanma hırsı nedeniyle ortaya çıkan sorunlar toplumsal huzuru ortadan kaldırmıştır. Bu gün eski insanlarımızın rahatça buluşup, dost ve arkadaşlarıyla görüşüp sohbet edeceği ortamlar kalmamıştır.  Pandemi döneminin etkisiyle herkes evine kapanmış, ilçede değişen coğrafya ve sosyal ortam nedeniyle bir şaşkınlık ve kapanma dönemi yaşanmaktadır. İlçe ve civarında en hareketli sektör inşaat işleridir. Dağ köyleri bile şantiye gibidir, bu yapılan inşaatların ileride doğuracağı sorunları " düşünen ve çözüm yolları " arayan hiç kimse yoktur.
Kırsal kesime yerleşen veya buradaki villalarda kalacak binlerce insan doğal olarak alışveriş veya denize, sosyalleşmeye Kalkan veya Kaş merkezine gelmek isteyecektir. Bu insanların araçlarıyla geleceği trafik yönünden uygun ve güvenli bir yol ve merkezlerde otopark yeri yoktur. İlçe kontrolsüz bir şekilde büyümektedir, siyasi partilerden, sivil toplum kuruluşlarından bu konuda ayrıntılı bir çalışma yapıldığını duymadım ve görmedim. Zengin ve kültürlü kesim bu ranttan yararlanıp sınıf atlama peşindedir. Diğer orta kesim ise şaşkınlıkla bu durumu seyredip ayakta kalmayı düşünmektedir. Eski dönemlerde memleketi kurtarmak için birbiriyle ölümüne savaşan devrimciler; ülkücüler, islamcılar şimdi derin bir sessizlik içinde bütün olaylara seyirci kalmaktadırlar. Sayılı birkaç çevreci kişinin iyi niyetle çıkardığı sesler bu büyük rant savaşının top sesleri arasında kaybolup gitmektedir.
Şimdi herkes önümüzdeki genel seçimi beklemektedir, yerel sorunları düşünecek; saptayacak ve çözüm arayacak kadrolar yoksa seçim neyi değiştirecektir ?. Bu yazıyı buraya kadar okuyan ve bir fikri olan varsa parmak kaldırsın!