SEÇİME DOGRU:YÜZ YILIN SEÇİMİ

   Cumhuriyetin 100. yılındayız.

   Türkiye Cumhuriyeti 29 Ekim 1923 yılında ilan edildiği tarihten bu yana tam bir asır geçti. Ülke Osmanlı Devletinden sonra ölüm kalım savaşı ile yıkılmış ve harabe bir ülkeden yepyeni genç bir Cumhuriyetle yola çıkıldı.  Yokluklar ve imkansızlıklar aşılarak bu milletten yepyeni ve dinamik bir ülke yaratıldı. Demokrasinin gereği siyasi zorluklarla ekonomik atılımlarla demokrasiye geçişte elbette büyük fedakarlıklarla bu günlere gelindi. Devletin yasama, yürütme ve yargı erkinin içinde barındırdığı parlamenter sistem uzun süre devam etti. Geçtiğimiz yıllarda Başkanlık sistemi ile Parlementer Sistem bir kenara bırakıldı. Parlamenter Sistemde güçlü olan Meclis yerine bir tek kişinin gücü ve yetkisi olan güçlendirilmiş Başkanlık sistemine geçilmiş oldu. Bu değişimle tek ve otoriter bir sistemin yeniden gelmesine vesile oldu. Neredeyse 600 kişilik parlamenter sözünün yerine bir kişinin sözünün geçtiği ve itibar ettiği bir sisteme dönüştü.  Başkanlık sisteminde artık bir milletvekilinin sadece temsil yetkisi dışında başkaca bir yetki ve görevi kalmadı. Bu durum Başkanlık makamının etrafında oligarşi sisteminin doğası gereği yeni oligartlar sınıfını yarattı. Artık bu dönemde halkın seçimden seçime hatırlandığı bir durumla karşıya karşıyayız.  Hayat o pahalandı ki barınma, giyim, sağlık, ulaşım ve temel gıda maddelerinin temini artık zorla alınabilir hale geldi. Ev kiralarının ciddi boyutta yükselmesi, sağlık, eğitim, elektrik, su, doğalgaz ve akaryakıta gelen zamlar insanları iyice bezdirdi. Ülkede artık önceden orta sınıf diye bilinen bir sınıfta kalmadı. Zengin ve fakir olan birbirinden iyice kopmuş ve uzaklaşmış iki ayrı sınıf ortaya çıktı. Üniter yapıya sahip olan ülkemiz geniş bir coğrafyaya sahip kültürel ve etnik yapısı ile zengin çok renkli bir kimliğe sahip olup yıldan yıla artan ekonomik sıkıntılar,  bölgeler arasındaki önceki farklılaşma ve sonraki gelişmeler iyice gün yüzüne çıkmaya başladı.

  Yüzyılın seçiminde ülkenin son 20 yılında iktidar ülkenin kaderini elinde tutan iktidar basın gücünü de kullanarak algı operasyonu ile bir başka yöne doğru götürmeye çalışarak bir beş yıl daha kazanmayı amaçlıyor.  Bunu başarabilecek mi bunu önümüzdeki yapılacak olan 14 Mayıs seçimleri gösterecek. 1946 yıllarında o zamanki CHP'nin tek parti iktidarından koparak CHP içlerinden gelenlerin kurduğu Demokrat Partinin tarihsel senaryosunu bu sefer İktidar partisi üstlenmiş gözüküyor. Sanki kendisi iktidar değil de muhalefet partisi imiş gibi bir algı oluşturarak 14 Mayıs 1946’daki söylemle  "Yeter Söz Milletindir" diyenlerin yerini almış gözüküyor. Ne güzel hem iktidar hem muhalefet rolünü oynayan bir iktidar. Bu durumda muhalefete gerek bile duyulmuyor.

 Bu necip millet elbette seçimde gereğini yapacaktır.  Onun için Cumhuriyetin 100.yılında bu seçim önemlidir.  Cumhuriyetin kuruluş felsefesi ve ilkelerinden uzaklaştırıldığı ve değerlerinin yozlaştırıldığı bir dönemdeyiz. Öyleki Arap kültürüne özenerek Türk örf ve adetine uygun yaşam tarzımızı değiştirerek Türk kimliğimizin unutturulduğu bir dönem yaşıyoruz. Halk geçim derdinde ve hayat pahalılığı içerisinde yaşamaya çalışırken tüyü bitmemiş yetimlerin haklarını gasbeden birçok yerden maaş alan bürokratları, saray ve etrafındaki bankamatik memurlarından oluşan bir sürü insanın çalışmadan maaş aldığını hepimiz biliyoruz.  Bu ülkede toplanan vergilerin yandaş iş adamlarına peşkeş çekilerek dolaylı yoldan iş yaptırılması adı altında ödenekleri de birlikte paylaşarak ödendiğini de herkes biliyor. Asgari Ücretle geçinen ve ay sonunu zor getiren işçisi,  memuru, emeklisi, esnafı, çiftçisine bu revamıdır. İşte saray ve ahalisi ile bunun karşısında bu milleti temsil eden mütevazi halkın 100. yılında Cumhuriyetine ve onun ilkelerine, değerlerine ve devrimlerine sahip çıkmak için yeni bir yol ayrımındayız.

  İktidar her zaman ki gibi ülkenin güvenlik tehdidi altında olduğunu, ekonomik sıkıntıların yeniden baş göstereceğini ve kaosun olacağı endişesi yaratarak kendi konumunu ve çevresini korumayı hedefliyor. Artık millet 20 yılı aşkın kendisini yöneten bu iktidar için seçimde oyunu kullanarak gereğini yapacaktır. Son zamanlarda bol vaatler ve seçim için verilen imtiyazlar işe yarayacak mı bunu seçim sonrası hep birlikte göreceğiz. Öncelikle bu seçim iktidarın yerinde kalma ve yerini koruyarak kazanımlarını kaybetmemek için basını da koruyarak güven ve kaos bunalımı çıkacakmış gibi algı yaratması karşısında muhalefetin ise iktidarın yarattığı oligarşi düzeni kaldırarak Cumhuriyetin kazanımlarını yeniden yerine oturtarak halkın ekonomik ve sosyal hayatını adil ve eşit şekilde yeniden düzenlemeyi amaç ediniyor. Seçme ve seçilme hakkı en doğal Anayasal bir haktır. Bu nedenle Ülkemiz genelinde ve Antalya ilimizde Milletvekillerimizi seçeceğiz ve TB MM' ne göndereceğiz. Umarım yeni seçilen vekillerimiz sözlerini tutup bu ülkeye hizmet ederek vaadlerini yerine getirirler.

  Bu vesile ile halkımızın ve okurlarımızın öncelikle şeker tadında geleneksel dini bayramlarımızdan olan Ramazan  Bayramını en içten dileklerimle kutluyorum.

Esen Kalın...