Soğuk bir kış günüydü. Dışarısı çok soğuktu. Gunlerdir durmadan yağan yağmur suları hertarafi kaplamıştı. Dağlar bembeyaz karla kaplanmıştı. Evin hemen yakında bulunan dere yatağından akan suların şırıltısı evine kadar geliyordu. Pıynar ve geven odunlarını ocaklıga koydu. Altına çırayı yerleştirdi. Ateşi yaktı. Etrafı bir sıcaklık kaplamıştı. Ateş kıpkırmızı olmuştu. Tencereyi ateşin üzerine koydu. Tencerede mis gibi gillikli tarhana çorbası vardı. Isıttı. Büyük bir iştahla yedi. Buyuklerinden Tarhana çorbasınin her derde deva olduğunu duymuştu. Vücudu hem ateş hemde sıcacık tarhana çorbasıyla ısınmıştı.

Çaydanlığı ocağa koydu. Çayını demledi. Bir bardak çay içti. Keyfi yerine gelmişti. Bir bardak daha çay içti. Vücudu gevşemişti. Ocaklığın önüne ateşin karşısına uzandı. Kor gibi yanan ateşe bakarak belkide gelecekte gerçekleşecek olan hayallerine daldı.Gözlerini kapadı ve uyuyakalmıştı. Kimbilir ne hayaller kurmuştu. Belkide kurduğu hayal bir kış günü odun ateşinin karşısında mışıl mışıl uyumaktı. Tatlı tatlı rüyalar görmekti . Belki de sevdiklerini rüyasında görebilmekti . Onlara sarılabilmekti .

Onlarla konuşabilmekti. Özlediklerini tekrar görebilmekti.

Soğuk kış gününde bundan daha güzel hayal olabilir miydi?

Kimbilir!

En derin saygı ve selamlarımı sunarım.