"● Biz Türklerin büyük bir kusuru vardır. Ülke ve milletin yönetimini elimize aldığımız zaman, yetki ve sorumluluğumuza verilen yüksek devlet işlerini yabancılarla, kendi şahsî işlerimizde gösterdiğimiz cömertlikle halletmeyi kural kabul ediyoruz. Oysa aldanıyoruz, bir çocuk gibi aldanıyoruz. Büyük zararlar gördü ulusal varlığımız bu yanılgıdan, görüyor da…

● İhtiras… Elbette o olmadan olmaz, ama ihtiras kişisel olmayan bir şeye, örneğin bütün bir millet için eser yaratmaya yönelmelidir. Bir lider büyük kararları milletten almalı, onu sınamalı, onu takip etmelidir. Bu ise hukuk çerçevesinde olmalıdır. Hukuk prensiplerini ihmal ve ihlal eden, ona değer vermeyen liderler kurdukları rejimi yaşatamazlar. Şunu da kaydetmeliyim ki, bir ulusta, özellikle o ulusun yöneticilerinde kişisel ihtiras ve tartışmalar, ulusal ve vatani görevlerin gerektirdiği yüce duyguların üzerine çıkarsa, o ülkede dağılma ve batma kaçınılmazdır. Sırası gelmişken, sevgili milletime önemle tavsiye ederim ki, bağrında yetiştirerek başının üstüne kadar çıkaracağı adamların kanındaki, vicdanındaki öz cevheri çok iyi tahlil etmek dikkatinden bir an geri kalmasın!

● İnsanları istediği gibi kullanan kuvvet, fikirler ve bu fikirleri teşhis edip yayan kimselerdir. Fikrin özelliği de hiçbir itirazın bozamayacağı bir mutlak şekille kendi kendini kabul ettirmesidir. Bu ise fikrin, yavaş yavaş duygu haline geçerek inanca dönüşmesiyle mümkündür. Böyle olduktan sonradır ki, onu sarsmaya başka hiçbir mantığın, muhakemenin gücü yetmez.

● Benim bütün hayalim kişisel iktidar gibi zararlı bir örnek bırakarak ölmemek, parlamenter bir cumhuriyet kurmak olmuştur. Cumhuriyetin, milletin kalbinde kök saldığını görmek biricik emelimdi. Cumhuriyet kurumunun bir despotun eline geçeceğini mezarımda bile duysam, kalkar, millete karşı haykırırım.

● |Ben şuna inanırım ki, vatana ve millete hizmet bitmez, 21 Ekim 1925’de Afyonkarahisar Türkocağı’nda vurguladığım gibi:| Ben görevimin bitmediğini, üzerime aldığım sorumluluğun yüksek ve çetin olduğunu idrak ediyorum. Evet arkadaşlar, bu görev bitmeyecektir. Ben toprak olduktan sonra da devam edecektir. Bense, sevine sevine bütün varlığımı bu kutsal göreve hasredeceğim ve onun yüksek sorumluluğunu üzerime almakla mutlu olacağım."

Kaynak: ATANAME (2019) / Yönetici Ahlakı: 10, 14, 17, 20, 22