Ramazan, kameri aylardan dokuzuncusunun ismi, Müslümanların oruç tutmakla mükellef oldukları, dinimizce yüce ve kutsal kabul  edilen bir aydır. Kutsiyeti ve fazileti Kur’an ve sünnetle sabit olan Ramazan ayı, aynı zamanda on bir ayın sultanı olarak kabul edilmektedir.
"Ramazan" Arapça bir kelimedir. Bu mübarek ay’a Ramazan isminin verilmesindeki hikmet şöyle belirtilmiştir:
1)Ramazan; yaz sonunda, güz mevsiminin evvelinde yağıp yeryüzünü tozdan temizleyen yağmur manasına “ramda”, kelimesinden alınmıştır. Bu yağmurun yeryüzünü temizlediği gibi, Ramazan ayı da mü’minleri günah kirlerinden temizler. Nitekim bir Hadis-i şerifte Peygamberimiz(s.a.v)
مَنْ صَامَ رَمَضَانَ إِيمَانًا وَاحْتِسَابًا غُفِرَ لَهُ مَا تَقَدَّمَ مِنْ ذَنْبِهِ
“Kim inanarak  ve sevabını Allah’tan  bekleyerek Ramazan orucunu  tutarsa, geçmiş günahları bağışlanır.” ( Buhari,Savm, 7)buyurmuştur.
Kutsiyeti ve fazileti Kur’an ve sünnetle sabit olan Ramazan ayı aynı zamanda on bir ayın sultanı olarak kabul edilmektedir
 Feyiz ve bereketlerle, af ve mağfiretlerle dolu olan, sosyal yardımlaşma ve dayanışmanın toplum hayatında yoğunluk kazandığı, ibadet hayatımızın zenginleştiği Ramazan ayı, Peygamber Efendimiz (sav)'in ifadesi ile “evveli rahmet, ortası mağfiret, sonu cehennemden kurtuluş” olan bir aydır.
Ramazan ayı, kalplerin dirildiği, gönüllerin aydınlanıp coştuğu, nefislerin kırıldığı, insani vasıfların tekrar hatırlandığı manevi yaşamı dolu olan bir aydır.
Bu anlamda Ramazan ayı, Allah’ın biz müminlere sunduğu büyük bir ihsanı ve nimetidir. Çünkü dini hayatımızda önemli bir yeri olan Ramazan ayını, diğer aylardan ayıran, daha faziletli ve üstün kılan bir takım özellikler ve manevi güzellikler vardır.
Pek çok manevi sonuçlara sebep olan bu özellikler ve güzellikleri şöyle sıralayabiliriz:
1-İnsanlığı, içine düştüğü karanlık ortamdan çıkarıp aydınlığa kavuşturan yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim, bu ayda indirilmiştir. Şüphesiz Ramazanın diğer aylara ve zaman dilimlerine oranla dini ve sosyal hayatımızda büyük bir önemi ve yeri vardır.
Bu aya kıymet kazandıran en önemli hadise, Hz. Peygamber (sav)'in en büyük mucizesi, dünya ve ahiret saadetine götüren, en güvenilir kılavuz olan Kur’an’ın bu ayda indirilmeye başlanmış olmasıdır.
İnsanlığın ufuklarını karartmış olan bilgisizlik, dalalet ve vahşet bulutları, bu ayda Sevgili Peygamberimiz (sav)'in şahsında bütün insanlığa gönderilen Kur’an-ı Kerim’in evrensel mesajlarıyla dağılmış, cehaletin yerini bilgi, haksızlığın yerini adalet,  düşmanlığın yerini ise sevgi ve barış almıştır. Kur’an-i hitap, Kur’an-ı Kerim’in bu ayda indirildiğini şöyle beyan eder:
شَهْرُ رَمَضَانَ الَّذِيَ أُنزِلَ فِيهِ الْقُرْآنُ هُدًى لِّلنَّاسِ وَبَيِّنَاتٍ مِّنَ الْهُدَى وَالْفُرْقَان
Ramazan ayı, insanlara yol gösterici, doğrunun ve doğruyu eğriden ayırmanın açık delilleri olarak Kur'an'ın indirildiği aydır.” (Bakara, 2/185)
Ramazan ayı, Kur’an-ı Kerim ayıdır. Kalplere nur, gönüllere şifa, müminlere rahmet ve bütün insanlığa hidayet olan Kur’an-ı Kerim bu ay içerisinde bulunan Kadir Gecesinde indirilmiştir.
Beşeriyetin ufkunda batmayan bir güneş gibi doğan bu yüce kitap, dünya durdukça da insanlığı aydınlatmaya devam edecektir.
2-Allah’ın alemlere rahmet olarak gönderdiği, yaratılmışların en şereflisi, Allah’ın en sevgili kulu, insanlığın yüksek ve en mükemmel ahlak örneği, peygamberlerin sonuncusu olan Hz. Muhammed (sav)'e peygamberlik görevi bu mübarek ayda verilmiştir.
O’na bu kutsal görevin verildiği Ramazan ayı, hiç şüphesiz insanlık için bir dönüm noktası olmuştur. İnsanlar Hz. Peygamber sayesinde karanlıktan aydınlığa kavuşmuştur.
3-Bin aydan hayırlı olan “Kadir gecesi” bu ayın içinde yer almaktadır. Kitabımız Kur'an-ı Kerim bu gecenin önemini Kadir suresinde şöyle haber vermektedir:
لَيْلَةُ الْقَدْرِ خَيْرٌ مِّنْ أَلْفِ شَهْرٍ
“Kadir gecesi bin aydan daha hayırlıdır.” (Kadir, 97/3)
4-İslam’ın beş erkanından biri olan ve müminleri kötülüklerden arındırıp manevi anlamda temizleyen oruç, bu ayda tutulmaktadır.
5-Ramazan ayında cennet kapıları açılır, cehennem kapıları kapanır ve şeytanlar zincire vurulur. Nitekim; Sevgili Peygamberimiz (sav) bunu şöyle bildirmektedir:
إِذَا جَاءَ رَمَضَانُ فُتِّحَتْ أَبْوَابُ الْجَنَّةِ وَغُلِّقَتْ أَبْوَابُ النَّارِ وَصُفِّدَتْ الشَّيَاطِينُ
 “Ramazan ayı girince cennet kapıları açılır, cehennem kapıları kapanır ve şeytanlar zincirlere vurulur.” (Buhari, Savm,)
 Bu hadis-i şerifte şu vurgulanmak istenmiştir: Ramazan ayında mümin kendisini cennete götürecek ibadetler ve iyi işler yaptığı için cennet kapıları ona açılmış, kendisini cehenneme sürükleyecek kötülüklerden uzaklaştığı için de cehennem kapıları onun için kapanmış olacaktır.
Yine bu ayda mümin, nefsinin kötü arzularına ve şeytanın isteklerine uymayacağı için, şeytan zincire vurulmuş  gibi olacağından artık oruçluyu aldatamayacak ve ona olumsuz bir etki yapamayacaktır. .
Ramazan  ayı, hac ibadeti  hariç İslam’ın  beş  erkanından dördünü  edâ ettiğimiz ve  ibadetlerle  süslediğimiz müstesna bir zaman dilimidir.
Ramazan  ayı, rahmeti ve bereketi bol bir aydır. Bu ayın gelmesi ile iyilikler çoğalır, kötülükler  azalır, yoksullara  ve düşkünlere yardım elleri uzanır. Ayrıca yapılan hayır ve  hasenatlar için  diğer aylara nazaran  kat kat  sevap ve mükafat verilir.
Ramazan  ayı, her  yönüyle birlik beraberlik  ve kardeşlik  duygularının  nazariyeden  fiiliyata döküldüğü  ve daha da güçlenerek  pekiştiği  bir aydır. Bu  ayda  farz  namazlara  ilaveten kılınan  teravih  namazlarında; dünyevi makam, mevki ve maddi  farklılıklar  cami dışında bırakılarak  zengin- fakir, amir-memur, işçi- işveren, hoca- talebe, ihtiyar-genç bütün insanlar aynı safta omuz  omuza  durmaktadırlar. İşte bu  yakınlık, farklı toplum  katmanlarını  birbirine yaklaştırır. Onlar arasında  bulunan kin, husumet.ve dargınlıkları izale  eder. Aralarında sevgi ve saygı  bağlarını  güçlendirir.
Kısaca  belirtmek  gerekirse  Ramazan  ayı; ibadetler, iyilikler, huzur ve manevi mutluluk mevsimidir. Adının bir anlamı da günahları yakmak olan Ramazan ayını günahlarımızdan  kurtulmak ve sevaplarımızı  artırmak için ganimet bilmeli ve bu bilinçle değerlendirmeliyiz.
ORUCUN  ÖNEMİ                       
İbadetlerin  hikmet ve gayelerinden  birisi  ve en önemlisi “nefsi tezkiye, ruhu tasfiye”dir. Yani insanı terbiye etmek, insanın bütün imkan ve  kabiliyetlerini  hayra, iyiye  yöneltecek  hale getirmektir.
Oruç, insanın  Allah’a  itaat  ve  teslimiyetle  bağlandığı ve  bu  sayede azim ve iradesinin güçlendiği  bir  ibadettir. Oruç, Allah’ın ihsan  ettiği nimet ve faziletleri tercih ederek bedeni arzuları yenmek ve nefsi  baskılara  tahammül etmek  demektir. Orucun esas gayesi, insana nefsi  ve bedeni  arzularına galip gelecek irade gücünü kazandırmak, insanın şahsiyetini güçlendirmek ve böylece ahirette  takdir olunan nimetlere kavuşmasını sağlamaktır.
Psikolojik açıdan incelendiğinde görülecektir ki oruç, beden ve ruh dengesini sağlayan en kolay ve en pratik bir araç ve ibadettir. İnsan, beden ve ruhtan meydana gelen bir varlıktır. İnsanın varlığını meydana getiren bu iki unsurdan birinin lehine veya aleyhine dengesi bozulacak olursa, insan mutlaka huzursuz olacak ve bu rahatsızlığı daima hissedecektir. İşte oruç, beden ve ruh dengesini sağlayan en kolay ve en pratik bir araç ve ibadettir. İnsanın hem ruh hem beden dengesini sağlayan bu muazzam ibadet Muhammed  ümmetinden önceki ümmetlere de farz kılınmış, biz Müslümanlara da hicretin 2. yılında İslam’ın beş erkanından biri olarak farz kılınmıştır.
Nitekim Allah-u Teala bunu Kur’an-ı Kerim’de şöyle bildirmektedir:
 يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ كُتِبَ عَلَيْكُمُ الصِّيَامُ كَمَا كُتِبَ عَلَى الَّذِينَ مِن قَبْلِكُمْ لَعَلَّكُمْ تَتَّقُونَ
Ey iman edenler! Oruç sizden önce gelip geçmiş ümmetlere farz kılındığı gibi size de farz kılındı. Umulur ki korunursunuz..” (Bakara, 2/183) Peygamber Efendimiz (sav) de orucun farziyetini şu mübarek sözleriyle dile getirmiştir:
 
بُنِيَ الْإِسْلَامُ عَلَى خَمْسٍ شَهَادَةِ أَنْ لَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ وَأَنَّ مُحَمَّدًا رَسُولُ اللَّهِ وَإِقَامِ الصَّلَاةِ وَإِيتَاءِ الزَّكَاةِ وَالْحَجِّ وَصَوْمِ رَمَضَانَ
İslam beş temel üzerine kurulmuştur. Allah’tan başka ilah olmadığına ve Muhammed (sav)'in O’nun kulu ve elçisi olduğuna tanıklık etmek, namaz kılmak, zekat vermek, ramazan orucunu tutmak ve gücü yetenler için hacca gitmektir.” (Buhari, İman, 34-40; İlim, 25)
           Şüphesiz Allah’ın kullarına emrettiği ve caiz gördüğü şeylerde kulları için mutlaka bir yarar vardır. Yasakladığı işlerde ise mutlaka insanların zararına bir şey vardır. Biz bunları bilmesek de muhakkak hikmetleri vardır.
Oruç ibadeti de, insanlar üzerinde maddi ve manevi bir çok faydaları olduğundan Allah tarafından önceki ümmetlere farz kılındığı gibi bize de farz kılınmıştır.
Oruç ibadetinin insanlara sağladığı faydaları şöyle özetleyebiliriz:
1-Allah’ın rızasını kazanmak:  Her şeyden önce oruç Allah’ın rızasını kazanmaya vesiledir. Çünkü bütün ibadetlerden maksat Allah’ın rızasını kazanmaktır. O’nun rızası ise her şeyin üstündedir.
Oruç, riyanın en az karışacağı bir ibadet olduğu için ancak Allah rızası için tutulur. Allah’ın rızası olmazsa hiç kimse  sabahtan akşama kadar aç kalmaz, kalamaz. Kişi orucu bu niyetle tuttuğu zaman Allah katında sevabı büyüktür. Nitekim Sevgili Peygamberimiz (sav)'in bizlere bildirdiğine göre bir hadis-i kutside Rabbimiz şöyle buyurmaktadır:
                                  كل عمل ابن آدم له إلا الصوم فإنه لي وأنا أجزي به
"İnsanoğlunun yaptığı her amel/iş kendisi içindir ancak oruç müstesna. Çünkü  oruç benim içindir, onun karşılığını ben vereceğim.” (Buhari, Savm, 2)
2-Oruç günahları bağışlatır: Oruç ibadeti, yerine getirildiği zaman Allah’ın rızasına ulaştırdığı gibi aynı zamanda daha önce işlenmiş günahların da bağışlanmasına vesile olur. Hz. Peygamber (sav) bir hadis-i şeriflerinde buna şöyle işaret etmektedir:      
مَنْ صَامَ رَمَضَانَ إِيمَانًا وَاحْتِسَابًا غُفِرَ لَهُ مَا تَقَدَّمَ مِنْ ذَنْبِهِ    
“Kim inanarak ve mükafatını Allah’tan bekleyerek ramazan orucunu tutarsa geçmiş günahları bağışlanır.” (Buhari,Savm, 7)
3-Oruç tutan, cennete Reyyan kapısından girer:  Oruç tutmanın bir mükafatı da, oruç tutan insanlar kıyamet gününde kendileri için özel olarak ayrılan “Reyyan” denilen kapıdan cennete gireceklerdir.
Resul-u Ekrem Efendimiz Reyyan kapısı hakkında şöyle buyurmuştur:
إِنَّ فِي الْجَنَّةِ بَابًا يُقَالُ لَهُ الرَّيَّانُ يَدْخُلُ مِنْهُ الصَّائِمُونَ يَوْمَ الْقِيَامَةِ
Cennette Reyyan denilen bir kapı vardır ki kıyamet gününde oradan sadece oruçlular girer. Onlardan başkaları girmez.” (Buhari, Savm, 4)
4-Oruç kişiye sabrı öğretir: Oruç, insana sabır ve tahammülü öğretir. Hayat içerisinde zahmetle rahmet, acı ile tatlı, mihnet ile nimet bir arada bulunur.  Çoğu kere nimet ve rahmete ulaşmanın yolu zahmet ve mihnetlere katlanmaktan geçer. Bu yönüyle sabır ve tahammül, başarı ve zaferin anahtarıdır.
İnsanın sabra ihtiyacı, sadece zorluk ve sıkıntılarını aşmak için değildir. Genişlik ve rahatlık zamanlarında da insan, elindeki nimetlerle şımarmamak, onları harama ve isyana vasıta yapmamak için sabra muhtaçtır.
İşte oruç, insanı güçlüklere katlanmaya ve meşakkatlere karşı tahammüle alıştırır. İnsanda sabır duygusunu geliştirir ve olgunlaştırır. Bu sebeple Peygamber Efendimiz (sav): “Oruç sabrın yarısıdır.” buyurmuşlardır.(İbn Mace, Sıyam, 44)
5-Oruç nefsi terbiye eder: Oruç, insanı kötülüklerden uzaklaştırır, iffetini korur. Ramazan orucunun farz olduğunu bildiren ayetin sonunda bu husus açıkça belirtilir. “Umulur ki oruç sayesinde kötülüklerden korunursunuz.” (Bakara, 2/183) Hz. Peygamber (sav) de evlenmeye gücü olmayan gençlere şehvetlerinin kırılması için oruç tutmalarını tavsiye etmiştir.
يا معشر الشباب من استطاع منكم الباءة فليتزوج ومن لم يستطع فعليه بالصوم فإنه له وجاء
"Ey gençler (topluluğu)! Sizden evlenmeye gücü yeten evlensin. Sizden  kimin de evlenmeye gücü yetmezse oruç tutsun; çünkü oruç onun için bir kalkandır.”   (Buhari,Savm,)
Bazen insan çeşitli sebeplerden dolayı evlenme imkanı bulamayabilir, ya da uzun müddet ailesinden uzak kalabilir. Bu sebeple karşı cinse rağbeti artabilir. İşte Peygamber Efendimiz (sav) bu durumda insanın iffetini muhafaza etmesi için oruç tutmasını tavsiye etmiştir. Çünkü oruç şehevi arzuları kırar, gem vurur.
6-Oruç nimetin kadrini bildirir: Denizdeki balıklar suyun kendileri için ne kadar önemli, hayati bir nimet olduğunu suyun içerisinde iken anlayamazlar. Ancak sudan mahrum olunca anlarlar.
İnsanlar da Allah’ın cömertçe vermiş olduğu sayısız nimetlerden ve güzelliklerden faydalanırlar, yerler, içerler. Fakat bunun yokluğunu ve sıkıntısını çekmedikleri için kadrini hakkıyla bilemezler, anlayamazlar. Bu sebeple ramazan ayı boyunca aç ve susuz kalan insan, Allah’ın vermiş olduğu sayısız nimetlerin kadrini bilir, O’na şükreder.
7-Oruç fakirlere yardımı hatırlatır:  Oruç sayesinde insanın merhamet duyguları kabarır. Yoksullara acır, merhamet ve yardım eder. İnsanda merhamet hissi elemden doğar, hastalanan kimse hastaların halinden anlar, aç açın halinden anlar. Bu yönüyle oruç, insanda acıma ve merhamet duygusunu geliştirir. Kendinden yukarıya değil, kendinden aşağıya bakmasını öğretir. Kişi oruç vesilesiyle aç ve susuz kaldığından ekmeğe, suya muhtaç insanların halini düşünerek onlara yardımcı olur.
8-Oruç insanın sağlığını korur: Orucun sağlık ve tedavi yönünden de önemi büyüktür.İnsan vücudunun bütün gün çalışarak yorulan organları uyku ile dinlendiği gibi, bir yıl durmadan çalışan mide ve sindirim organları da oruç sayesinde dinlenir ve görevlerini daha iyi yapma imkanı kazanır.
Günümüzde yaygın olan kalp, tansiyon ve şeker gibi hastalıkların en önemli sebepleri arasında aşırı beslenme ve buna bağlı şişmanlık olduğu ve pek çok hastalığın tedavisinde perhiz tavsiye edildiği bilinmektedir. Oruç tutanların tecrübeleriyle sabittir ki, ramazan ayında dinlenip temizlenen vücut makinesi senenin diğer aylarında daha sağlıklı ve verimli çalışmaktadır.
Nitekim batılı bilim adamları Peygamberimiz (sav)'in bu hadisini teyit edercesine orucun sağlığa iyi geldiğini bildirmektedir.
Fransız profesör Pierre Moulin (Pier Mulen) şunları söyler: “İslam dünyasının en yararlı kurumlarından biri oruçtur. Oruç, bedenin hem fiziksel, hem ruhsal dinlenişidir. Dokuları temizler, birikmiş toksinleri, zehirleri atar. Müslümanlar böylece her yıl bir ay bedenlerini dinlendirirler. Hıristiyan dininde orucun bulunmaması büyük bir kayıptır.” (DIB aylık dergi, Ocak 1999, 719)
9-Oruç bedenin zekatıdır: Zekatın malı temizlediği gibi oruç da vücudu temizler. Hadis-i şerifte: 
لكل شيء زكاة وزكاة البدن الصوم
 “Her şeyin bir zekatı vardır. Bedenin zekatı da oruçtur.”  (Musannef,2/274) buyrulmuştur.
10-Oruç kişiyi bir kalkan gibi cehennemden korur: Allah için ihlaslı tutulan oruç, sahibini cehennem ateşinden korur. Peygamber Efendimiz (sav) orucun bu yönü hakkında şöyle buyurmuştur: “Savaşta sizden birinizi koruyan bir kalkan gibi oruç da cehennemden koruyan bir kalkan, ateşe karşı bir siperdir.” (Buharı, Savm, 2) Savaş meydanında kalkanın, savaşçıyı düşman tarafından gelen ok ve benzeri tehlikeli şeylerden koruduğu gibi oruç da insanı dünyada cehenneme götürecek günahlardan, ahirette ise cehennem ateşinden korur. Çünkü oruç tutan kimse devamlı Allah’a karşı ibadet yapmanın bilinci ve şuuru içerisinde olduğu için günahlardan kaçınır. Bu sebeple oruç, insanı şehvet oklarına, nefis oklarına ve şeytanın zehirli oklarına karşı korur.
Ancak kalkanın insanı düşman oklarından koruyabilmesi için sapasağlam olması gerekir. Bunun gibi orucun da insanı cehennem ateşinden koruyabilmesi için adabına riayet edilerek tutulması gerekir.
11-Oruç tutan orucun şefaatine nail olur: Allah-u Teala kıyamet gününde Kur’an’ın ve orucun şefaat etmesine izin verecektir.         
12-Oruç tutanın duası makbuldür: Ramazan ayı rahmet ve mağfiret ayıdır. Allah’ın rahmetinin, feyiz ve bereketinin taştığı, bütün müminleri kuşattığı bir aydır. Bu ayda O'na açılan eller boş çevrilmez. Resül-ü Ekrem Efendimiz (sav) buna atıfta bulunarak şöyle buyurmuşlardır: “Üç kişinin duası geri çevrilmez. İftar edinceye kadar oruçlunun, adaletle hükmeden devlet başkanının, zulme uğrayanın duası.” (Müsned, 2/ 445)
13-Oruç kişinin ahlakını güzelleştirir: Oruç, fertlerin ahlakı üzerinde olumlu ve derin tesirler bırakır. Oruç, kalpteki katılığı yumuşatır, şefkat ve merhamet duygularının kalbe yerleşmesine vesile olur. Nefsin kötü arzularını kontrol altına alarak kişiyi ruhen yükseltir, ahlaken olgunlaştırır. Kafalara sosyal adalet fikrini, gönüllere şefkat ve merhamet duygularını yerleştirerek kişiyi maddeye bağımlılıktan kurtarır.
ORUÇLU NELERE DİKKAT ETMELİ?
 Ramazan ayında oruçlu olan kimsenin, orucu bozacak maddi şeylerden kaçınması ne kadar önemli ise orucun manasını bozan, sevabını götüren, İslam ahlakına aykırı davranışlardan sakınması da o kadar önemlidir.
Sevgili Peygamberimiz (sav) bir hadis-i şeriflerinde buna işaret ederek şöyle buyurmuşlardır: “Gıybet ederek insanların etini yemeyi sürdürenler gerçek anlamda oruç tutmuş olamazlar. “(Musannef, 2/272)
Bir başka hadis-i şeriflerinde de şöyle buyurmuşlardır:
من لم يدع قول الزور والعمل به فليس لله حاجة في أن يدع طعامه وشرابه
Kim ki yalan söylemeyi ve yalanla iş yapmayı bırakmaz ise Allah o kimsenin yemesini, içmesini bırakmasına değer vermez.” (Buhari,Savm,8)
Bu hadis-i şerif de göstermektedir ki oruç önemli bir ibadettir. Bu ibadet esnasında başkalarını çekiştirmek, tartışmak, gönül kırmak, yalan, iftira, gıybet, dedikodu… gibi dinimizin yasakladığı çirkin davranışlarda bulunmak, ibadet kavram ve şuuru ile bağdaşmaz.
Sonuç olarak, Ramazan ayı insanların kendilerini hesaba çekmeleri, hatalarını fark etmeleri ve günahlarından tevbe edip Allah’a dönmeleri için bir fırsattır. Bu mübarek ayda Allah’ın ibadet olarak emrettiği oruç ise insana inandığını yapma ve inandığı gibi yaşama iradesini kazandıran ruhi ve nefsi bir eğitimdir. Hakkıyla eda edildiğinde Allah’ın rızasına ve sevabına ulaştırır. Her müslüman ramazan ayının kıymetini ve faziletini idrak ederek bu müstesna ayı dolu dolu değerlendirmeli, mükafatı Reyyan kapısından cennete girme olan oruç ibadetinin de önemini kavrayıp hakkıyla eda etmeli ve Allah’ın mükafatına nail olmalıdır.
Bu kadar feyizli ve bereketli bir ay ve ibadet yılda bir sefer geldiğine göre avucumuzun içinden kaçırmayalım.
Bu duygularla tüm halkımızın Ramazan ayını tebrik ediyor, Hayırlı Ramazanlar diliyorum.