Pazar günü kıldığımız ilk teravih namazıyla on bir ayın sultanı Ramazan’a kavuştuk.  Aynı gece sahura kalkarak oruca niyet ettik. Bizleri bu mübarek aya ulaştıran Yüce Rabbimize sonsuz hamdü senalar olsun. Ramazan’ın kıymetini bizlere öğreten sevgili Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V.) efendimize salat ve selam olsun. Ramazan-ı şerifimiz şimdiden mübarek olsun.

   Ramazan, Kur’an ayıdır. Yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim, Hz. Peygamber (S.A.V.) efendimize bu ayda indirilmeye başlanmıştır. Zaman, mekân ve insan, vahyin nuruyla Ramazan’da aydınlanmıştır. Rabbimiz, Bakara suresinde şöyle buyurmaktadır:

شَهْرُ رَمَضَانَ الَّذِيَ أُنْزِلَ فِيهِ الْقُرْآنُ هُدًى لِلنَّاسِ وَبَيِّنَاتٍ مِنَ الْهُدَى وَالْفُرْقَانِ

“Ramazan ayı öyle bir aydır ki, onda Kur’an-ı Kerim, insanlara sırf bir hidayet ve Hakk’a ileten dosdoğru yolun ve hak ile batılı ayırt eden hükümlerin apaçık delilleri olarak in¬dirildi...”

Ramazan, bizi, Kur’an’ı okumaya, anlamaya ve yaşamaya davet etmektedir. Peki, bizler, Kur’an’ın ahlakıyla ahlaklanabiliyor muyuz? O’nun rehberliğinde örnek bir insan ve Müslüman olabiliyor muyuz? Ramazan, oruç ayıdır. Oruç, bedenimize sıhhat, gönlümüze huzur veren eşsiz bir ibadettir. Günahlara ve kötülüklere karşı bir kalkandır. Nitekim Ebu Hureyre (R.A.) den rivayete göre Resûlullah (S.A.V.) Efendimiz şöyle buyurdu:

كل عمل بن آدم له إلا الصيام فإنه لي وأنا أجزي به والصيام جنة وإذا كان يوم صوم أحدكم فلا يرفث ولا يصخب فإن سابه أحد أو قاتله فليقل إني امرؤ صائم والذي نفس محمد بيده لخلوف فم الصائم أطيب عند الله من ريح المسك للصائم فرحتان يفرحهما إذا أفطر فرح وإذا لقي ربه فرح بصومه

“ALLAH: Âdemoğlunun işlediği her hayır iş, kendisi içindir. Fakat oruç böyle değildir. Oruç sırf benim için yapılan bir ibadettir. Onun mükâfatını da ben veririm, buyurdu. Oruç bir kalkandır. Herhangi biriniz oruç günü olduğu zaman artık o kimse kötü söz ve fiil yapmasın, düşmanlık veya bağırma da yapmasın. Eğer bir kimse ona söyler yahut onunla döğüşürse, derhal: Ben ez canı kudret elinde bulunan ALLAH Teâlâ’ya yemin ederim ki, oruçlunun ağzının açlık kokusu, ALLAH indinde misk kokusundan daha hoş ve daha temizdir. Oruçlunun sevinip neşeleneceği iki sevinci vardır; Birisi iftar vaktinde orucu bozduğu zaman sevinir, öbürüsü de Rabbisine kavuştuğu zaman orucunun mükâfatı ile sevinir.” 

   Ramazan, bizi, tüm azalarımızla oruç tutmaya, her türlü kötülük ve günahtan arınmaya çağırmaktadır.

Peki, bizler, kavgadan, kin ve nefretten, kul ve kamu hakkı yemekten, Müslümana yakışmayan bütün olumsuzluklardan uzak durmaya hazır mıyız?  Ramazan, yardımlaşma ve dayanışmanın zirve yaptığı aydır. Zekât, sadaka ve her türlü infakla geçici dünya nimetini ebedi ahiret kazancına dönüştürdüğümüz kutlu bir zamandır. Yüce Rabbimiz:

وَمَا أَنْفَقْتُمْ مِنْ شَيْءٍ فَهُوَ يُخْلِفُهُ وَهُوَ خَيْرُ الرَّازِقِينَ

   “Hayır için ne harcarsanız O, bunun ardından daha iyisini lütfeder. O, rızıklandıranların hayırlısıdır.”  buyurmaktadır. Ramazan, bizi, paylaşmaya, kimsesizlerin kimsesi olmaya, yetim ve öksüzlerin yüzünü güldürmeye davet etmektedir.

   Peki, bizler, iftar ve sahur sofralarımızı komşularımızla, ihtiyaç sahipleriyle ve kimsesizlerle sevgi ve muhabbet vesilesi kılmaya, yardımlarımızla ihtiyaç sahiplerinin duasını almaya hazır mıyız?

Ramazan, kardeşliğimizin pekiştiği, birlik ve beraberliğimizin daha da kuvvetlendiği bir aydır. Lakin ne acıdır ki, Ramazan-ı şerifin heyecanını hissettiğimiz şu günlerde Kudüs hâlâ mahzun, Gazze yine kan ağlıyor, Doğu Türkistan’da zulüm devam ediyor. Dünya üzerinde nice Müslüman, sahurun huzurundan, iftarın sevincinden mahrum. Rahmet ayı Ramazan, bizi, zulüm altındaki kardeşlerimize el uzatmaya, maddi ve manevi bütün imkânlarımızı onlar için seferber etmeye çağırıyor.

Peki, bizler, elimizden geldiğince mazlumun yanında, zalimin karşısında daha güçlü durmaya hazır mıyız?

   Ramazan, hanelerimizi bereketlendiren, camilerimizi şenlendiren, gönüllerimizi huzura erdiren bir aydır. Ramazan, her yıl, Rabbimize iyi bir kul, Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimize layık bir ümmet, insanlığa faydalı bir kişi olmanın yollarını öğretmek için gelir. Oruçla takvaya ulaştırmaya, tövbe ile günahlarımızdan arındırmaya gelir. Dargınlık ve kırgınlıkları sonlandırmaya, aramızda muhabbet köprüleri kurmaya gelir. Ramazan, anne ve babamızın, eş ve çocuklarımızın, akraba ve komşularımızın gönüllerini yapıp dualarını almamız için gelir. Teravih namazlarımızı ailelerimizle birlikte camide kılmamız, okunan mukabelelere iştirak etmemiz, çocuklarımıza ibadet alışkanlığı kazandırmamız için gelir. Öyleyse gönüllerimizi, evlerimizi, mahallelerimizi ve şehirlerimizi bu kutlu misafire hazır hale getirelim. Getirelim ki Ramazan bizden hoşnut olsun. Rabbimizin rızasını kazanmamıza, günahlardan arınmamıza vesile olsun.

   Yazımızı Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimizin şu hadis-i şerifiyle bitiriyorum:

شهر كتب الله عليكم صيامه وسننت لكم قيامه فمن صامه وقامه إيمانا واحتسابا خرج من ذنوبه كيوم ولدته أمه

“Ramazan ayı öyle bir aydır ki ALLAH Teâlâ onun orucunu üzerinize farz kıldı. Ben de, onun kıyamını yani gecelerini teravih veya başka ibadetle ihya etmeyi sünnet kıldım. Artık kim inanarak ve sırf ALLAH ez teravih veya başka ibadetle ihya ederse anası kendisini doğurduğu gün gibi günahlarından temizlenmiş olur.”