Kaş ilçesinde kitle turizmi 1985 yıllarında başladı. 1988 veya 1989 yılında Kurban Bayramı yaz mevsimine rast geldiğini biliyorum. O zaman arabasına binen orta direk tatilci Kaş’a geldi. O yıllarda ilçede otel veya yeterli pansiyon yoktu. Yanlış aklımda kalmadıysa tüm ilçedeki otel veya pansiyon yatak toplamı: 225 kişilikti. O yıllarda Rodos Adası"nın turistik yatak kapasitesinin 250.000 olduğu ve o yıllarda tüm Türkiye"deki turistik yatak kapasitesinin de ancak 250.000 olduğu konuşulurdu. O yıllarda Çerçiler Mahallesi yeni kurulmuştu,  bütün evler yeni ve güzeldi. Evlere elektrik bağlanmıştı ama, evlerde şebeke suyu yoktu. Her evin su deposu vardı. Hidrofor ve dalgıç pompalarla evlere su basılıyordu. Kaş İlçe Turizm Müdürlüğü ve Kaş  Belediyesi; ilçedeki  evleri uygun olanların evlerine “ misafir turist” almaları için halka anonsla çağrıda bulundular..O zaman ev sahipleri hatta kiracı olanlar bile ;  evlerinin  bir veya iki odalarını yerli turiste verdiler, onlara turist gibi değil de “ bayram ziyaretine “ gelmiş misafir gibi davrandılar. Böylece ziyaretçi aileler ile ev sahibi aileler arasında “ dostluklar” doğdu. Hatırımda kaldığına göre o bayram zamanı Ağullu Köyündeki evlerde bile kalanlar oldu. Kaş"ın tarihinde ilk defa o kadar kalabalık bir Kurban Bayramı geçirdik. Kaş yeni yeni tanınıyordu, çoğu haritada bile ilçenin yerini bilmezdi.1987 yılında TRT Televizyonunda  " DENETİM " diye Uğur Dündar"ın yaptığı poğram gibiydi. Bu program ekibi, yaz mevsimi öncesi sahilleri geziyorlar, lokanta ve tesislerdeki eksiklikleri görüyor ve yayınlıyordu. Tek TV olduğu için programlar ses getiriyordu. 1987 yılı yaz aylarında yayınlanan proğramın konusu Kaş ilçesindeki lokanta ve konaklama tesisleriydi. Bu programda Kaş"ın çok iyi bir reklamı oldu. Bundan dolayı sonraki dönem Kurban Bayramı"na aşırı bir yerli turist kalabalığı geldi.
TV Programı; Konu açılmışken söyleyeyim; Tv yayınında Çerçiler Mahallesi" Kaçak Şehir " ve bende Kaçak Şehiri kuran avukat olarak tanıtılmıştım. Bunu o dönemi yaşayan hemşerilerimiz sakinleri bilirler. O zamanlar aklımda yanlış kalmadıysa bir kişi, iki yataklı odada gecelik 5 liraya kalabiliyordu. O dönem tesis sahibi olanlar gerçek rakamları hatırlatsınlar lütfen !
Ev Pansiyonculuğu Dönemi; Bu ihtiyaçtan dolayı Kaş Merkezde bazı aileler, kiracılarını çıkartarak evlerini “ Ev Pansiyonu” haline dönüştürdü. O yıllarda ev pansiyonları için teşvik kredisi veriliyordu. Bu pansiyonlar Turizm Müdürlüğü ve Belediye’de kayıtlıydı ve pansiyon işletme ruhsatları ile çalışıyorlardı. Her konuda olduğu gibi halkımız bu konuyu da hemen kötüye kullanmaya başladı. Kira ücretlerini arttırmak isteyen paragöz ev sahipleri kiracılarını “ ev pansiyonu” yapacağım, senin 1 yılda verdiğin parayı ben turizmden 1 ayda kazanırım” diye kiraları astronomik arttırdılar veya kiracıları evlerden çıkarttılar. Bunların dışında “ yazın yaylaya giden ailelerin çocukları veya evlerinin bir odasında yaşayan aileler evlerde “kaçak turist yatırmaya “ başladılar. O yıllarda ise yasal pansiyonlar ile kaçak pansiyon sahipleri arasında kavgalar ve şikayetler oldu. Sonra olaya kaymakamlık ve polis el koydu, kaçak pansiyon yapanlar da “ ruhsat “ aldılar veya bir kısmı kaçak turist konaklama işini bıraktılar. O yıllar da kaçak pansiyon şikayeti nedeniyle darılan ve halen barışmayan aileler vardır.
Daha sonraki yıllarda ilçede modern oteller yapılınca; evden dönüştürülen, ortak mutfak ve tek WC- banyo olması nedeniyle kullanım konforu olmayan ev pansiyonları " pansiyonculuk " işini bıraktılar. Ayrıca o yıllarda, memur ve asker personel sayısı iyice artınca ev kiraları da epey yükselmişti.
EV Pansiyonculuğunun Bitişi; Pansiyondan 4 ay para kazanmak yerine 12 ay kira almak ev sahiplerinin işine gelmişti. Böylece 2000’li yıllarda ev pansiyonculuğu tarihe gömülmüş oldu.
Hayatımızdaki gelişme ve modernleşme nedeniyle; sorunun sadece “adı değişti” ama kendisi değişmedi. Yeniden gündemimize girdi. Günümüzde kaçak pansiyonculuğun yerini “ kaçak apart”  işi aldı. Sistem yine aynı şekilde işliyor; yasal ruhsatlı otel ve pansiyonların, apart otellerin yanında; bu virüs salgınından kaçan yerli ve yabancı ailelere evler kiraya veriliyor. Polise kimlik bildirimi yapılmıyor, evde kimin kaldığı belli olmuyor. Ev sahibinin vergi beyanı olmadığından hiç bir vergi vermiyor. Genel de “ kimliklerinin bilinmesini istemeyen veya evlerin daha ucuz ve daha sakin olduğunu orada istedikleri yemekleri yapabileceklerini ” düşünen kişiler ve aileler bu  apart evleri  tercih edebiliyorlar. Ama bunun gerek güvenlik, gerek yasal sakıncaları var. Ayrıca vergisini veren ekmeğini bu işten kazananlara da hem “haksız rekabet “hem de AYIP oluyor.
  Çözüm= Ortak hareket ve Ortak Akıl
Mesleki kuruluşlar, STK"lar ve Belediye, Kaymakamlık işbirliği ile bu sorun 10 günde çözülür diye düşünüyorum. Bakalım kimler ne yapacak ?. Kim elini bir taşın altına sürecek ?