İnsanın hayatı üç dönemdir.

   1-) Birinci dönem çocukluk ve gençlik. Bu dönem günümüzde 25-30 yaşında sona erer.

   2-) İkinci dönem hayata atılma, mesleğe başlama ve evlenme. Bu dönem; çora çocuğa karışma eşya, ev, otomobil gibi büyük ihtiyaçlara yatırım dönemidir. Bu döneme eski insanlardan  “hamallık, eşeklik dönemi “ diyenler de vardır. Bu dönemde çocuklar, sorunlarıyla ve masraflarıyla birlikte büyürler. Çocukların okullarının bitmesi; askerlik, staj, mesleğe atılması, nişanlanması, evlenmesi hep bu dönem içinde yaşanır. Ayrıca anne, babada bu zaman içinde yaşlanırlar, yardım ve ilgiye, sevgiye ihtiyaçları artar. Bu ağır zaman dilimi 60-65 yaşına kadar devam edebilir.

   3-) Üçüncü dönem zihnen ve bedensel olarak yorgunluğun başladığı dönemdir. Günümüz deyimiyle" emeklilik" dönemi eskilerin deyimiyle" tekavütlük" dönemidir. İhtiyarlığın başladığı insanların elden ayaktan düştüğü döneme eskiler “ maymunluk” dönemi derler. İnsanlar hayatın bu evrelerini bilerek yaşasalar daha az yorulurlar ve daha az üzüntü/ sıkıntı yaşarlar diye düşünüyorum.@öne çıkar.

   YAŞ YETMİŞ İŞ BİTMİŞ

   Eskiden atalarımız; “yaş yetmiş iş bitmiş “derlerdi. Bu yaşlarda insanlar beden gücü ve beceri olarak zayıflamaktadır.

   Günümüzde insanların ömrünün uzaması nedeniyle yetmişli yaşlarda iş yapan, yatırım yapan mal ve para kazanan insanlar da çoktur. İnsanın doğduğu coğrafya ve kadın kaderidir derler. Benim de doğduğum coğrafya o senelerde zorluklarla doluydu. Ayrıca doğduğum yıl ülkenin, bölgenin, ilçemin, köyümün yoksulluk yıllarıydı. Hayatta yaşanan bazı olaylar insanı “ anasından doğduğuna” pişman eder. Bu 72 senelik hayatımda fakirliği, zenginliği hepsini gördüm. Yaratılışım gereği çok insanı tanıdım, onlarla temas etmeye onların sorunlarına yardımcı olmaya çalıştım. O yıllardaki insan yapısı nedeniyle, anlayışsızlık ve kötülüklerle karşılaştım. Bölgemdeki insanların ekonomik kalkınmalarına  göre sosyal değişimlerini çok yakından gördüm ve onlarla birlikte yaşadım. Gençlik yıllarımdaki idealistlik duygularım halkın davranışları ve hayatın gerçekleri karşısında hep törpülendi. Bazen kayalarla, azgın dalgalarla savaştığına inanılan Don Kişot kahramanı gibi oldum. Hayattan ve etrafımdaki insanlardan yediğim her darbe ve kazıktan sonra yeni bir deneyim kazanarak yoluma devam ettim. Yaşadığım bütün olumsuzluklara ve kötülüklere rağmen hayata bildiğim gibi inandığım yolda devam etmeye çalışıyorum. Bu yolda sizler ve bu sosyal medyanın dışındaki dostlarım bana güç ve moral veriyorsunuz. İyi ki sizler varsınız, iyi ki ben doğmuşum.

   İyilikler, güzellikler ve iyi insanlar hepimize rast gelsin.

ANTALYA'NlN YERLEŞİK YABANCl NÜFUSU 102 BİN 643

   Antalya’nın Yerleşik Yabancı Nüfus Oranı 102,643’e Ulaştı.

   Antalya’nın yerleşik yabancı nüfusu, 26 bin 821 yeni göçle 102 bin 643’e ulaştı. 100’ü aşkın ülkeden insanın yaşadığı Antalya’da Ruslar, 16 bin 724 kişiyle ilk sırada yer alıyor. 75 bin 822 yerleşik yabancı vatandaşın ikamet ettiği Antalya’ya 2019 yılında 26 bin 821 kişi daha yerleşti. 1 milyon 531 bin 180 yabancı vatandaşın ikamet ettiği Türkiye genelinde, Antalya 102 bini aşan yabancı sayısıyla ilk sıralarda yer alıyor. 100 aşkın ülkeden Antalya’ya yerleşen yabancıların büyük bir kısmı turizm sektöründe çalışıyor. Yerleşik yabancılar arasında, ilk sırayı Ruslar alıyor. 10 bin civarında olan Rus vatandaşı sayısı 2019 yılında 16 bin 724’e yükseldi. Rus nüfusunun 6 bin 525 kişisi Alanya’da yaşıyor.

Alanya’yı 3 bin 996 kişiyle Konyaaltı, 2 bin 802 kişiyle Muratpaşa ve 1004 kişiyle Kemer takip ediyor.

İranlılar Almanları geçti! 2019 yılında Antalya’da yaşayan İranlıların sayısı, ikinci sırada yer alan Almanların sayısın geçti. Kentte 9 bin 778 İranlı yaşarken, üçüncü sıradaki Almanların sayısı 9 bin 224 oldu. Onları 9 bin 77 kişiyle Kazakistan, 7 bin 916 kişiyle Kırgızistan vatandaşları takip etti.

Yoğunluk Alanya ve Muratpaşa’da.

   Yabancı nüfusun ikamet için tercih ettiği ilçeler sıralamasında toplam 29 bin 835 kişiyle Alanya birinci sırada yer aldı. İkinci sırada 24 bin 928 kişiyle Muratpaşa, üçüncü sırada ise 18 bin 509 kişiyle Konyaaltı geliyor. Antalya’nın diğer ilçelerindeki yabancı nüfus sayısı şöyle: Kepez 7 bin 876, Manavgat 7 bin 197, Kemer 5 bin 333, Serik 4 bin 268, Aksu 1297, Döşemealtı 1140, Kaş 1014, Kumluca 369, Finike 263, Gazipaşa 251, Demre 157, Korkuteli 125, Elmalı 40, Akseki 32, İbradı 8.

Kaynak : AKTOB

İNSANOĞLU ÇİĞ SÜT EMMİŞTİR

 Ağacı balta ile kesmeye başlamışlar, “Beni kesecekler bunu biliyorum ama üzüldüğüm şey “ baltanın sapı benim dalımdan” demiş.

   Tarih büyük ihanet olaylarıyla doludur. İnsanoğlu “ çiğ süt emmiştir” akrabalıklara; dostluklara, arkadaşlıklara ve iyiliklere karşı her zaman minnettar olmaz vefalı değildir. Tarihte imparatorluk, krallık ve padişahlık dönemlerinde “ kardeşlerin, yeğenlerin nasıl ihanet içinde davrandıkları, bu yüzden devletlerin yıkıldığını görürüz. Kimse bu “ Benim başıma gelmez” diyemez, rantın, çıkarın veya makamın cazibesine kapılan “ kötü yürekli insanlar” her zaman yakınlarına da kötülük edebilirler.

   50 yıllık meslek geçmişimde binlerce yakınların ve dostların“ Vefasızlık veya kötülük olaylarını” dinledim. Hala dinlemeye devam ediyorum. En pratik çözüm hiç kimseye ölümüne iyilik yapmamak ve ninelerimizin deyimiyle “Saçını süpürge “etmemektir. Zaten yeni Z kuşağı dönemiyle birlikte birkaç yıl sonra, bu “ kendini başkalarına kurban etme ve adanmışlık” dönemi kendiliğinden ortadan kalkacaktır.

   Son Söz; Hayatımızı başkalarına kurban etmeden kendimiz için yaşayabiliriz.

AKŞAMLAR..

   Akşam olur karanlıklar çöker ufuklara,

Güneş başka kıtalara sanki kayıp gider,

Dağların ardından.

Karanlıklar örter tüm çirkinlikleri,

Görünmez yapar kötülükleri,

Sırtlan, kurt, çakal ava çıkar,

Karanlıktan istifade.

Tuzak kurulur marallara, ceylanlara, geyiklere.

Otlaklara çıkar ürkek tavşanlar.

Karanlık sonudur bazı canlıların.

Baykuş öter kuytularda,

Yarasalar karanlık mağaralarda,

Geceler hep yeni olaylara

gebedir derler.

   Herkese mutlu akşamlar.

   TUT ŞUNUN UCUNU ABİ!

   Sosyal sorumluluk çalışmalarımız devam ediyor.

   Aylardır borusu çürüyüp kırıldığı için kaldırım kenarında yatan ve öfkeli bir komşumuzun çöp konteynerine attığı sokak yönlendirme tabelasını komşum Adalet Hokelekli ile sabit bir yere bağlayarak onu çöpten kurtardık. Herkes gücüne ve vaktine göre bazı küçük işlere bir el atsa, bir işin “ Ucundan tutsa” ülkemiz cennet gibi olur.

   Unutmamak gerekir küçük iyilikler büyük “Mutluluklar” getirir.