İnsan yaşamak için:
  • Doğasının zorunlu besinlerini dünyaları ister. Yanında doğanın ve diğer canlıların onu
yok edebilecek tehlikelerinin neler olduğunu, bunlardan nasıl korunabileceğini bilmek ister.
  • Bu yok edicilerden biri, belki de birincisi insandır.
  • İnsan bir yandan kendi varlığının sürmesinin zorunlu birinci şartıyken bir yandan da
insanlığı yok edebilecek en büyük tehlikedir. İnsan insanın kurdudur.(1)
 
Yaşamak için” yemesi gereken insan, ihtiyaçlarının sonsuzluğuyla  Yemek için yaşamaya”
başlayabilir. Böylece birbirini ve insanlığı yemeye yönelebilir.
  • Bu tehlikeye karşı en büyük gücü aklı, aklıyla üretip sürekli arttırdığı bilimi – bilimsel
bilgileri, geçmiş deneyimleri ve dinle başlayıp pozitif hukukla devam eden ahlâk kurumudur.
 
İnsanın yaşamla ilgili özlemini Nazım Hikmet şöyle özetlemiş:
“Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür
Bir orman gibi kardeşçesine”.
Ölüme gelince
İnsanlar önce yüce yaratana yönelip ölümsüzlüğe inançlarıyla kavuşmaya çalışmışlar.
  • Yunus’un, acı ölüm gerçeğini
çıkıp yaşamı ölüme dönüştürmemek, ölümü yaşamamak için:
Sevgi’yi insan sevgisini, insanlık bilincini üretmişler.
“Sevgi taşı - sevgi taşır, sevenler ölmez” demişler.
Şairler, yazarlar, sanatçılar, ölümü eserleriyle aşmaya çalışmışlar.
“Ben giderim adım kalır,              Can bedenden ayrılacak,
Dostlar beni hatırlasın.                 Tütmez baca, yanmaz ocak,
Düğün olur, bayram gelir,           Selam olsun kucak kucak,

Dostlar beni hatırlasın.                 Dostlar beni hatırlasın.”   vb deyişlerle dillendirmişler.

Sanatseverler de ölümsüzlüğe sanatın kanatlarında ulaşmaya çalışmışlar. Sanat
sevmeye, sanat dolmaya, sanat taşmaya yönelmişler. .
Bilim adamları bilim çalışmalarıyla, bilimsel eserleriyle yenmeye çalışmışlar ölümü.
  • Toplumbilimciler çözümü, toplumun devamlılığında, “birlikte, dirlikte, barışta
bulmuşlar.
            Şairler, Yazarlar, Sanatçılar, Sanatseverler, Toplumbilimciler, Bilim adamları
asırlarca İnsanlık barışı için İnsanı insanın, toplumları toplumların kurdu yapan bencilliğe karşı el ele:
  • “Sen sana ne sanırsan, başkasına onu san.”
  • “Kendini bil, kendini bul. ”   
  • “Önce İğneyi kendine batır, sonra çuvaldızı başkasına.”
  • Kendine ne istiyorsan, başkalarına bir fazlasını iste.”
  • “Birlikte dirlik var.”.  “Sevenler ölmez.” vb insanlığı ölümsüzlüğe götürecek
sayısız ışık üretmişler.
  • Ölümsüzlüğü, insanlığın ölümsüzlüğünde bulup kendilerini insanlığa adamışlar.
Bu yolda “hiç ölmeyecek gibi çalış, yarın ölecek gibi yaşa vb.” kuralları üretmişler.
 
            Sevenler – sevilenler bu ölümsüzlük koşusunun yanında ölümle karşılaştıklarında da sevdiklerine sevildiklerine sarılıp “Ölüm Allah’ın emri ayrılık olmasaydı” tesellisine sığınmışlar.
Bu “ sonsuzluk arayışında” insan, ölümsüzlüğü insanlıkta bulmuş.
“İnsanlık var oldukça insanlar yaşayacaktır”  demiş.
Yaratana, sonsuzluğa ve insanlığa adamışlar kendilerini.
 
 Nazım Hikmet bunu bir şiirinde şöyle dillendirmiş:
“1
Ölümün sırrını sordum bir gence                        3 Bu sırrı sormağa karar verdim ben
  Güldü de bu ani suale önce                                         Hayatı hicranla dolu ölüden
  Ölüm dedi, ölüm bir hiçtir bence                             Baktı boş gözlerle ayet okurken
  Gençliğimi yalnız aşk ile ördüm                                 Dedi ben hayatı ölümde gördüm.


2 Rast geldim ak saçlı bir ihtiyara
 Lanetler ederdi bir eski yâre
 Sorunca ölümü dedi bir çare
 Çünkü rüya gibi bir hayat sürdüm



Yahya Kemal
“Ölüm asude bahar ülkesidir bir rinde
Her seher bir gül açar, her gece bir bülbül öter kabrinde” demiş.
 
Toplumları birbirinin kurdu yapan toplumsal bencilliğe barış savaşları, insanlık yarışlarıyla
karşı çıkmışlar. Bu karşı çıkışta Cumhuriyetimizin damgası:
Atatürk’ün “Yurtta barış, Dünyada barış” ilkesi, Kurtuluş yemini ise “Ya istiklal ya ölüm- Şehitlik-” olmuştur.
Şehit:
Bayrakları bayrak yapan KAN, toprağı sıksan fışkıran, onu vatan yapan CAN ’dır.
Dünyaları alsa da bu cennet vatanı vermemek için  bastığın yerde kefensiz yatan KAHRAMAN’ dır.
Üç günlük yavrusunu - eşini bırakıp vatan savunmasına koşan CANAN’dır.
Şehit atalarının mezarı çiğnenmesin diye yollanan anaların canından can, kanından kandır.
              
Can vererek DOĞAN,  kucak açarak beklediği İNSAN’ dır.
Dileriz:
  • Bilim, bilimsel eğitim, sanat, üreten ekonomi, özgür basın, yüksek sanayi, tarım ve diğer alanlarda çağdaş medeniyet seviyesinin üstüne çıkma yarışında önde koşarız.
Yurt-ulus savunmasında şehitlik pahasına askerlerimizin yanında topyekûn zafer şenliğini tadarız.