Kaş’ta geçtiğimiz aylarda üç genç çok kısa aralıklarla kazalarda yaşamını yitirdi. Her birinin kazadaki payı neydi bilinmez ama ortada motosikletlilerin neden olduğu bir sorun var. Hem öyle böyle bir sorun değil, sonu ölümle bitiyor. Zaten her yıl motosiklet kazalarında birkaç genci yitiriyoruz.

Kasksız ve uygun olmayan giysilerle motosiklet sürmek Kaş’ta moda ādetā. Polis çevirmesine yakalanmamak için kontrol noktasına varmadan geri dönen birçok motosikletli gence tanık oluyoruz kimi zaman. Yani onlar da yaptıklarının kurallara uygun olmadığının farkında ama inatla ölümle yarışıyorlar. Bu konuda polisin yapabileceği bir şey yok. Kontrol eder ve ceza keser o kadar. Gençler kendi kontrollerini kendileri sağlamazsa ölümlea burun buruna gelebilirler. İnatla hız yapmak, kask takmamak, günlük giysilerle motosiklete binmek, yollarda diğer sürücüler için de tehlike yaratıyor.

İlçenin ortasında bile tek yönlü yollara tersten giren veya arabanızla tam işaretinizi vermiş sola dönecekken birden solunuzdan sizi geçmeye çalışan motosiklet sürücüleri var. Uyardığınızda bir de hakaretle karşılaşıyorsunuz. Gerçi ben bir tane anlayışla karşılayan bir gence rastladım ama diğerleri bana yaşlı bunak muamelesi çekti. O kadar akılları havada ki kendi yaşamlarının tehlikede olduğunun farkında bile değiller, halbuki biz arabanın içindeyiz, hani bir motosikletli bize çarpsa zarar görecek olan arabamız olur ama onun hayatı tehlikeye girer.

Nasıl bu kadar vurdumduymaz bir ahalimiz var bilmiyorum. Hani oynadıkları yalnız kendi hayatları olsa “ne yaparlarsa yapsınlar” diyeceğiz ama başka hayatları da etkiliyorlar. Örneğin bir motosikletli sizin hatanız olmadan size çarpar ve ölürse sizin da başınız derde giriyor.

Peki hiç mi bir şey yapılamaz bu konuda. Ben babalara bu konuda büyük bir sorumluluk düştüğünü söylüyorum öteden beri. Çocuklarının altına motosiklet verip onları ölüme yollamıyorlar tabii ama motosikletlerini böyle delice, kuralsız biçimde kullanan çocuklarının elinden anında motorlarını almaları gerekiyor. Bir çocuk kolay büyütülmüyor bunu hepimiz biliyoruz. Çocuklarımızı bir hiç uğruna feda etmemeliyiz. Aynı zamanda annelere de iş düşüyor tabii ki. Babaların yapmadığını anneler yapmalı. Aslında ikisi birden tavır alırsa gençlerin denetim altına alınmaları daha kolay olur sanki.

Okullara bu konuda trafik dersi konularak birinci sınıftan itibaren çocuklarımızı eğitmek de gerekiyor tabii ki ama bu devletin görevi. Devletin ise buna ayıracak “zamanı” yok bildiğiniz gibi.

NOT. Bu yazıyı yazıp bitirdikten sonra Kaş’a indim akaryakıt almak için. Aynı motosiklet üzerinde iki çocuk geldi akaryakıt almaya. Kaskları yok tabii ki. Çocuk diyorum, çünkü gerçekten çocuklar daha, belki lise 1 veya iki. Hazır yazı yazmışım ya ben de istim üstündeyim, “çocuklar polise yakalansanız ceza yersiniz böyle kasksız” dedim gülerek. “Ohooo çok yakalanıyoruz ama bir şey olmuyor” dedi motorun üzerinde oturan. “Nasıl yani, kesmiyor mu ceza polis size” dedim. “Bizim arkamız kuvvetli” dedi. Şaşkınlıkla yüzüne bakınca ekledi “eş dost akraba falan var bizim.”

Polisi töhmet altında bırakmak gibi bir niyetim yok asla. Tanık olduğum olayı aktarıyorum yalnızca.