Kaş’ta imar çalışmaları yürüyor ama kaplumbağa hızında. Bu da yapılaşmanın kaçak olarak ilerlemesine neden oluyor. Çünkü Kaş’a talep çok ama Kaş’ta imar yok. O zaman imarsız, kafasına göre yapılar yapan insanlar “nasıl olsa cezasını öder kurtulurum” mantığıyla hareket ediyor, tabii parası bol olanlar. Bu sorunun da sonsuza kadar çözülmemesi mümkün değil, mutlaka çözüme kavuşturulması gerekiyor. Ama nasıl? Her şey o kadar keşmekeş hale gelmiş ki kördüğüm olmuş yumağın neresinden başlayıp da düğümü çözebiliriz sorusuna yanıt aramak üzere bu konuda kafa yoran ve mesleği dolayısıyla da bu işlerin içinde olan bir kişiyle harita mühendisi İsmail Şah Yılmaz ile söyleştik.

- Kaş’ın şu andaki imar durumunu herkes biliyor, yarım yamalak giden bir süreç var. Bu süreç nasıl bir şeye evrilirse Kaş’ın doğru düzgün bir imar plânı olur? Sıkışmış bir yapı da var Kaş’ta çünkü Kaş’ın merkezi bir dağın eteğinde ve alabildiğine dolu. Bu sorunun çözümü nasıl olacak, hem trafik yönünden, hem toprak yönünden hem hava, su yönünden nasıl olacak?

- Kaş yıllardır ihmal edilmiş ve son dönemde de çok popüler olmuş bir bölge, talep gitgide artıyor. İnsanlar buraya yerleşmek veya ticaret yapmak için gelmek istiyor. Tabii bununla ilgili bir sınırlama yok, sınırlama yapalım dense böyle bir şey yapma şansı da yok, bu insan haklarına…

- Kimseye gelmeyin denemez.

- Denemez evet. Bir de buranın yerli insanları da var, kendi ata mülkleri var, onlar da mevcut durumdan, ticaretten faydalanmak istiyor. Bundan dolayı da vatandaşta inşaata bir talep var ama bunu karşılayacak imar yok bu bölgede yani izin yok. Burada ben yöneticileri ve kurumları biraz yetersiz buluyorum. Neden, çünkü Türkiye’nin birçok bölgesinde yıllardır imar bekleyenler var. Aslında kanunlar diyor ki devlette devamlılık var, yani plân yoksa Plânsız Alanlar Yönetmeliği var. Ama biz ne plân ne plânsız, arada kalmışız, sürekli bir yerlerden onay bekliyoruz. Çalışmalar yapılmış, Tarım Bakanlığı’ndan onay bekliyor, çalışmalar yapılmış Çevre Şehircilik Bakanlığı’ndan onay bekliyor veya Büyükşehirden onay bekliyor. Bu şekilde bir sürü ucu çıkmaz sokakta olan yerlerimiz var. Bu nedenle de bizim acil olarak bu tıkanmışlığı mümkün olan en kısa zamanda, verimli bir şekilde çözmemiz gerek. Kanunlar işletilirse ben bu sorunların biraz daha rahatlayacağını düşünüyorum.

- Plânsız Alanlar Yönetmeliği nedir?

- Plânsız Alanlar Yönetmeliği diyor ki üst ölçekli plânın yoksa sizin için Plânsız Alanlar Yönetmeliği var diyor. Bizde üst ölçekli plân köy yerleşim alanlarına bağlı kırk mahalle var inşaata çok talep olan, bu kırk mahallenin de köy yerleşim alanlarının onayı Tarım Bakanlığı’nda üç yıldır bekliyor. Bu bekleme döneminde Kaş o kadar çok talep aldı ki… Pandemiden sonra, Rusya Ukrayna savaşından sonra yükselen talepler Kaş’ı da çok etkiledi. İnsanların bu bölgeleri sevmesi dolayısıyla tanınması da arttı. Tanındıkça talep arttı, talep artınca inşaat isteği de arttı.

Biz burada inşaat deyince herkes inşaat yapsın demiyoruz ama taleplerin yüzde sıfırı karşılanıyor yani. Hiç olmazsa karşılanabilecek olanlar karşılanır, insanlar da ona göre yatırım yapar. Şu anda insanlar araziyi alırız, inşaatı yaparız, cezamızı yeriz tamam diyor. Böyle bir mantıkla bakıyor artık.

- Plânsız Alanlar Yönetmeliği uygulansa ne tür değişimler olur?

- Orada deniyor ki en az 75 metrekare en fazla 150 metrekare başvurulara karşılık verilir diyor. Arazinin büyüklüğüne göre bu konut alanına izin verilir diyor. Tarım Bakanlığı diyor ki yirmi dönüm tarlanız varsa ve yol cephesi varsa 150 metrekare, 5 dönüm varsa şu kadar metrekare konut yapılabilir diyor. Ama buna sahip olunabilmesine artık imkân yok. Yirmi dönüm tarlaya kim sahip olabilir ki? Kaç kişide böyle bir ayrıcalık var? Sonra sera, kaç kişinin serası olabilir? Bu yöntem ihtiyacı karşılayabilecek bir çözüm değil. Onlar bunu çözüm diye sunuyor.

- Bu yönetmelik niye uygulanmıyor, siyasi nedenler mi var?

- Yönetimler gerekli araştırmayı yapıp inisiyatif almıyorlar. Vatandaşın sorunu da çözülmüyor.

- İnisiyatif almıyor derken merkezi yönetimle çatışmamak için mi yapmıyorlar yoksa…

- Yok yok kendi inisiyatifleriyle yapmıyorlar.

- Belki de bu bize çok para getiriyor yazıyoruz cezayı alıyoruz parayı mı diyorlar?

- Ceza olayı da var. Belediyenin her kaçak inşaata ceza kesme yetkisi var ve bu cezaların da belediye bütçelerinde bayağı bir katkısı var. Onun için de bu tarz düzenin devam etmesi yönünde bir tepkisizlik var. Mesela 3-4 yıldır bekleyen Tarım Bakanlığı’nda bir onay var, köy yerleşim alanlarıyla ilgili. Bu kadar süre geçti ne olacak şimdi, vatandaştan ne yapmaları bekleniyor? Dört sene önceki inşaat birim maliyetiyle bugünkü aynı mı? Düşünün şimdi buranın insanısınız, yeriniz var, çocuğunuz evlenecek ya da kendinize düzgün bir ev yapacaksınız, gideceğiniz yol kaçak inşaat, başka alternatifiniz yok.

Bir de bu boşluğu değerlendirmek isteyen fırsatçı yatırımcılar da var. Dışarıdan gelmiş adam, bakıyor, burada inşaatımı yaparım, cezamı yerim mantığıyla villalarını yapıyor. Vatandaşın bir tane yapamadığı yerde adam yirmi tane villa yapıyor.

- Parası var nasıl olsa…

- Parası var tabii. Çünkü aynı cezaya tabiler. Çok yapmayla tek yapma arasında fark yok. Cezayı fazla ödüyorsunuz o kadar.

- Ama geliriniz de o kadar fazlalaşıyor tabii. Bir ev nerede, yirmi villa nerede?

- Köylerde orman vasfını yitirmiş, 2B araziler var bir de. Milli Emlâk’a başvuruyorsunuz ki bir rayiç belirlesin, bakanlık onaylasın ve devletin belirlediği parayı ödeyip tapu sahibi olsunlar diye yıllardır bekleyenler var, ben dört yıldır bekleyen biriyle tanıştım mesela.

- Milli Emlâk gibi kurumlar Çevre Şehircilik Bakanlığı’na bağlandı. Önce Maliye Bakanlığı’na bağlıydı. Şimdi tamamen farklı bir yoruma açıldı. Bu tarz kurumlar şu anda fiyat belirlerken düşük mü belirliyoruz fiyatı gibisinden bir gecikmeye girdi. Ama her geciktiklerinde de hem vatandaş hem devlet zarara giriyor. Sonuç olarak burada çalışmalar yapılmış, vatandaşlar üzerinde kullanıcı tespitleri yapılmış, başvurular alınmış sadece fiyatları belirlenerek vatandaşa satılabilir olanlar satılacak, satılabilir olmayanlar için de kanunda ne yapılması söyleniyorsa o uygulanacak. Ama süreci böyle uzattıkça da piyasa farklılaşıyor, bugün Kaş’ta bir yer için tespit ettiğiniz değerle üç ay sonraki değer bile aynı değilken üç dört yıldaki nasıl aynı olsun? Bu böyle sürüp gidiyor bir kısır döngü gibi.

- Bunun pek iktidarla da ilgisi yok görünüyor…

- Yok. Sadece kamu yararına olacak olan milli emlak hazineleri olur mesela, onların da kullanıcıları yoksa onları kamu uhdesine alabilir iktidar yoksa belediyeler üzerinde bir şey yapmaz. Ben 2002’de mesleğe başladığımda daha basitti ve daha işlevseldi bu işler. O zaman Bayındırlık Bakanlığının 25 binlik haritaları vardı plânsız olan köylerde. Köylerin plânı oradan alınırdı. Kaş Kumluca 1/25000’lik çevre düzeni plânında belli miktarda köy yerleşim alanları vardır.

2007 yılında Çere Şehircilik Bakanlığı 1/1000.000’lik plân çıkardı. Yüz binlik plân çıkınca dediler ki bu 100 binlik plâna göre 25 binlikleri revize edeceğiz. Ondan sonra 25 binlikler tam olarak rayına oturmadı. 2014 yılında Antalya Büyükşehir ve Çevre Şehircilik Bakanlığı yine güzel bir çalışma yaptı, köylere 25 binlik anlamında bir plân çıkardı. Köy yerleşim alanlarını belirledi ve lejant koydu onlara. Şu lekeli alan dediğimiz yerleşim alanlarına giren yerlerde, şu koşullarda, yüzde 10, 20, 40 civarı yapılar, renklerine yani yoğun yerleşim, seyrek yerleşim olarak ayrılarak buna göre çalışma yaptı. Fakat sonra gelen her yönetim 25 binliğe müdahale etti. En son gelen 25 binlik de tamamen işlevini kaybetti, vatandaşın ihtiyacını karşılayacak halde değil. Sonra 2019’un Mayıs ayında bir kanun çıktı, dediler ki köy yerleşim alanlarının belirlenmesinde Tarım Bakanlığı’nın da görüşü alınacak. O andan sonra Kaş’ın çilesi daha da arttı.

- Bürokrasi arttı çünkü…

- Bürokrasi arttı, bir de köylerde alanlar sanki sıfırdan imara açılıyormuş gibi Tarım Bakanlığı’na alınıyor. Ama bunlar zaten yapılmış, bitmiş, oturmuş mahalleler de var. Eski haritalardan da görebilirler, 96 yılında Kaş Kumluca Çevre Düzeni Plânında, 2014 Kaş Çevre Düzeni Plânında bu yerler vardı. Bunun üzerine genişleme yaptılar, en son 300 metrekare çapında alanlarla genişleme yaptılar ama sanki bütün alanlar tarım alanıymış da sıfırdan işleniyormuş gibi hareket ettiler.

- Bir bölü 100 binlik haritalara geçme nedeni neydi peki?

- Bakanlık tavsiye plânı gibi bir plân yaptı. Orada dediler ki bir şekilde yön verelim, yatırım alanlarına, turizm alanlarına…

- Ama zaten 25 binlik varmış…

- Var ama yeniden yorum yaptılar, keşmekeşlik 2007’den sonra iyice arttı.

- Bunu özellikle mi yaptılar? Yani iş sarpa sarsın da bütün inisiyatif bizim elimize geçsin diye…

- Belki iyi niyetle yaptılar ama iş tamamen bambaşka noktalara gitti. Her gelen kendi yorumunu kattı. Sonra 25 binlikleri nazım imar plânına çevirdiler. Köylerde 1/1000’lik plân yapmaya gerek yok aslında. Yani Kaş’ın 15-20 kilometreden sonrası için, mesela Kasaba, Uğrar, Sarılar, Hacılar, İkizce. Çayköy, Üzümlü tarafları… bunların binlik plâna ihtiyacı yok. Binlik plân demek iyice küçültmek demek.  Düşünün, binlik plânda minimum bırakabileceğiniz yol 7 metre. Her yerde 7 metrelik yola ihtiyaç yok oysa ki. Devlet yol payı, park, yeşil alan payı falan alacağız diyor mesela. Halbuki şuradan 3 metre çek, şuradan beş metre çek diye alanlar yaratılıp plân çapları verilseydi çok daha hızlı olurdu her şey ama mantığını öyle bir karıştırdılar ki hiçbir şey birbiri üzerine oturmadı.

- Böyle olunca herkes kaçak yapmaya başladı.

- Tabii süreç yıllara uzayınca maalesef herkes kaçak inşaatı kanıksadı. İnşaat maliyetleri içinde kaçak inşaat ceza bedeli bile hesaplanır oldu.

- Yarın size “İsmail bey Kaş’ın imar sorunlarını çözmek için tam yetki veriyoruz” dense ilk yapacağınız işler ne olurdu?

- Kanunların uygulanmasında vatandaşın da hakkı var, doğanın da korunması gerekiyor. Bunun ikisinin ortasını bulmak gerek, Amerika’yı yeniden keşfetmeye gerek yok yani. Köylerde köy yerleşim alanlarının eski haritalarına göre 1/25000’lik haritalara göre sunumlarını derhal kurumlara yaparız hemen kabullerini yaptırırız, zaman kalırsa bir kısmına çözüm buluruz, böylece kaçak inşaat yapılmaması gerektiğini vatandaşa belirtiriz. İnşaat yapılacak yerlerin belli olduğunu, yapılmayacak yerlerin de belli olduğunu bunun dışında davranırlarsa cezasının olduğunu insanlara söyleriz. Yani alternatif sunmuş oluruz onlara, alternatif sunmadan sadece yasak var, yapamazsın, yıkarım mantığıyla bir şey olmaz.

Halkın yararına kullanılırsa kanunlarda çok şey var aslında. Mesela Orman Bakanlığı’nın 7139/ek 16 maddesi var. Burada herkes ormanların bozulması ve zilliyeti üzerine yoğunlaşıyor, kanunda yoruma açık yerler var. Ama kanunda etken yerler de var. Diyor ki konut alanı olan yerleri Orman Bakanlığı’ndan talep edebilirsiniz. İçinde bitki örtüsü olmayan taşlık yerleri belediyeler Orman Bakanlığı’ndan konut amaçlı tahsisini isteyebilir. Bu tahsisi yaparsınız, vatandaşın ihtiyacına uygun 350-400 metrekare parseller oluşturup, altyapısını, yollarını önceden hazırlayıp vatandaşa mesela orada en az beş yıldır yaşayan insanlara belli bedellerle ihale edersiniz. Bunun da beş sene satılamama şartını koyarsınız…

- Belki on sene…

- Tabii on sene belki, bunu ranta çevirmemek için önlemi alırsınız. Dersiniz ki buraya üç sene içinde konut yapmaya başlayacaksınız. Bizim buralarda Orman Bakanlığı’nın uhdesinde orman vasfını kaybetmiş, taşlık, kayalık bölgeler de var. Bu bölgelere vatandaşın ihtiyacına uygun konut amaçlı yapılar yapılabilir. Sonra memurlarımız, işçilerimiz ev bulamıyor kiralamaya, onlara satabilirsiniz. Kiralarda aylık 20 bin liradan bahsediliyor…

- 15 binden aşağı yok…

- O da belli mesafeler içinde. Bir de şu anda mevcut durumda bunu iyileştirme şansı yok. Alternatif bölgelere ilerlemek lazım. Gerçekten kanunlar vatandaş lehine kullanılırsa güzel kanunlarımız var. Olayın fırsatçılık yönüne değil de ortak payda yönüne bakarsak gerçekten çok güzel kanunlarımız var.

- Aslında fırsatçılık yönünü kapatmak çok kolay. Bunu 20 yıl satamazsın denir…

- Katılıyorum. Zaten her vatandaşın manzaraya da ihtiyacı yok. Buralarda bu fırsatı yaratırsanız, oralara dolmuş veya otobüs seferi koyarsınız. Biz de şehirleşmiş oluruz yavaş yavaş. Kaş’ta her şey güzel ama sürekli yaşayanlar için yaşam kötü. Evinden çıkamıyor insanlar.

- Siz Kalkan’da oturuyorsunuz. Orayı ve Kaş’ı çok iyi biliyorsunuz, tabii ki diğer yerleri de biliyorsunuz. Kalkan’ın hali içler acısı, Kaş da Kalkanlaşma yolunda, az kaldı Kalkan olmasına. Yapacak ne var?

- Dediğim gibi acil olarak insanlara alternatif sunmalılar. Sunduktan sonra kanunları tam olarak uygulayacaklar. Kaçak yapı yok artık, alternatif bölgelere gideceksiniz diyecekler. İnsanlar bilecek ki ruhsat harcı var, şu var bu var, ama kaçak inşaata ödenecek ceza yok maliyetin içinde. Çünkü kaçak inşaat yapmayacak artık. Af gelir kurtuluruz mantığıyla hareket etmekten çıkmamız lazım. Dememiz lazım ki, buranın hakkı şu kadarmış, biz de buna uyacağız.

- Belediyeye çok işi düşüyor burada o zaman?

- Belediyenin çok büyük sorumlulukları var, gerçekten işleri zor ama bu sorunu çözelim diye bir açılım göstermediler de.

- Ellerinde yetkin kadrolar mı yok?

- Mutlaka vardır. Demre var, Seydikemer Belediyeleri var, bu tarz şeylerin çoğunu plânlamış bitirmişler. Bizde ise eylül meclis toplantısına üç tane mahallenin plânı yeni geldi. Daha bu plânlar komisyondan meclise gelecek, meclisten askıya çıkacak, askıda bir ay kalacak, insanlar gelip itiraz edecek… O kadar gecikmiş ki plân, belki insanlar orada yol olarak plânlanan yeri kendi tarlası olarak bildiği için evini yapmış. Geç gelen adaletin yararı olmadığı gibi bunun da yararı olmuyor tabii. O kadar zamandan beri bekliyor ki bu plânlar! Mahkeme açtılar falan diyorlar, ama ne yapılsın insanlar hiç mi itiraz etmesin yani. Gecikme bir sonraki itirazı doğuruyor sürekli olarak. İngiliz anahtarının lazım olduğu yere tornavida ile müdahale ediyorlar.

- Araç gereçte de hata var yani…

- Evet araç gereçte de hata var. Diyor ki plânlar yapılırken, yüzde 45’e kadar dağıtım ortaklık payı, yani yol, yeşil alan, park falan payı alınır. Ama bunu söylediği yere zaten yapılaşma olmuş yıllar önce. Yapılaşmış yere plân yapıyoruz yani. Burada yüzde 45 alamazsın ki çünkü boş arazi değil orası.

- Nasıl çözeceğiz bunu peki?

- Çözemiyoruz, işte mahkemeler açılıyor.

- Son olarak Kaş’ta toplu konut yapımıyla ilgili ne düşünüyorsunuz?

- Bence halkın yararına olacak yerlerde olabilir, ama bunu da sıkı sıkıya denetlemek lazım. Hastanenin arazisi içinde lojman olacaktı, köklü ailelerden buna katkı verecek olanlar da çıktı ama belediye buna bir yön vermedi.

- Teşekkür ediyorum zaman ayırdığınız için.