Antalya’da mesai başlangıç ve bitiş saatlerinde ve tatil günlerinde korkunç bir trafik var. Bazı akşam saatlerinde şehrin doğu ve batı yakası arasına özel oto ile 1,5 veya 2 saatte varılabiliyor.

   Büyükşehir belediyesi başkan adaylarının bu konuda bir çalışması ve projesi varsa bilenler halkımızı bilgilendirsinler.

 NEDEN ANTALYA’DA TRAFİK SORUNU VAR ?

 Tüm il dahilinde trafiğe kayıtlı araç sayısı: 1.661.300, bunların 666.000 tanesi otomobil. Başka illerin trafiğine kayıtlı ve yerli yabancı turistler ile Ukrayna ve Ruslar’ın özel araçları bu istatistikte görünmüyor.

 ANTALYA'DA KİMLER KONUT ALDl?

 Antalya’da en çok konut/ ev alan ülke vatandaşları;

  1-) 50.563 Irak vatandaşı,

  2-) 45.110 Rusya vatandaşı

  3-) 41.000 İran vatandaşı ….

Diğer ülke vatandaşlarını yazmaya gerek yok.

   Bu durumda en az 150 -200 bin otomobil de Antalya sokaklarında istatistiklerin dışında dolaşmaktadır.

 Antalya’nın nüfusunun 65.000 - 95.000, 150.000 ve 300.000 olduğu zamanlarda yapılan imar planlarındaki yollar bu gün bu nüfusa ve bu araçlara yetmez.

   En iyimser tahminle bu gün Antalya merkezde 2.000.000. nüfus vardır.

Tahmin edilenin 10 misli büyüyen bir şehre hangi belediye başkanı ve yönetimi çare bulabilir?

DOĞRU

 Hayatta bir işe yanlış başlandığında aradan bin yıl geçse de o iş kendiliğinden “ doğru “ olmaz.

 Yanlış bir temel üzerine yapılan bir bina yıllar sonra bile en küçük sarsıntıda yıkılır. Bu yüzden bir işe başlarken iyi düşünüp, iyi karar verip doğru iş yapmak gerekiyor.

Eski insanlar önemli bir işe başlarken etraftaki görmüş geçirmiş insanlara sorar, ondan sonra karar vererek  ”  besmele çekerek “ işe başlardı. O işin başlamasında orada bulunan akraba, dost ve arkadaşlar da o işin “ hayırlı “ olması için dilek ve temennilerde bulunurdu. Günümüzde kimsenin kimseden haberi olmadığı bir dönemde herkes kendi başına “ yanlış “ işler yapıyor ve kimseden de “ hayır dileği “ alamıyor. Ondan sonra da “ kendi başına “ ağlamak zorunda kalıyorlar.

İNSANLAR YALNIZ KALMAKTAN

İnsanlar yalnız kalmaktan, çıkarlarını ve itibarlarını kaybetmekten korktukları için doğruları söyleyemezler.

Herkesin önünde saygıyla eğildiği bir törende çıplak yürüyen kral için “ anne kral çıplak” diye bağıran ancak 3 yaşında bir oğlan çocuğu olabilir. İslam dinine göre “ haksızlıklar karşısında susan dilsiz şeytandır” ( Hadis). Ama günümüzde insanlar çıkarlarına bağlı yaşadıklarından;  cesur olmadıklarından ve şeytanlaştıklarından dolayı toplumlarda doğruyu söyleyenler gittikçe azalacaktır.

Vatanı; halkı, dini, namusu için hayatını feda eden milyonlarca insanı bu günümüz insanlarının anlaması mümkün değildir. Eğer herkes kafasını kuma gömse de “ gerçekler bir gün mutlaka ortaya çıkar”.