Bir komşumuzun annesi yaşamını yitirdi. Ölüm her yaşta hüzün ve acı vericidir ancak bu hanımefendi 93 veya 94 yaşındaydı ve kızı ve damadının sürekli bakımı altındaydı. Yani onlar olmasa bu yaşa kadar gelmesi imkânsızdı.

Her neyse kendisini Kaş Mezarlığına gömdük. Her şeyi merak ederim niyeyse burayı ilk kez gördüm. Pazar yerinin hemen arkasında bulunan mezarlıkta bir şey ilgimi çekti. Son derece düzenli ve güzel mezarlar vardı bir köşede. Yakınına gidip baktım. Meğer Avrupalı dostlarımızın mezarlarıymış. Ölünce kendi ülkelerine gömülmek yerine Kaş’a gömülmeyi tercih etmişler demek ki. Kaş böyle bir yer çünkü gelince gidemiyorsunuz. Sert rüzgârları da hırçın yağan yağmurları da sizi bu sevdadan vazgeçiremiyor.

gazeteci

Kaş’ın ahalisi genellikle muhafazakâr. Ama bildiğiniz biçimde değil. Her yıl binlerce yabancı turistin geldiği Kaş’ta her kadın mayosunun üzerine giydiği bir giysiyle marketlere girip alışverişini yapabilir ve kimse yadırgamaz. Bikinisinin üzerine bir şeyler giyer gibi yapıp sokaklarda sevgilisi veya eşiyle birlikte rahatlıkla yürüyebilir ve kimsenin göz tacizine bile uğramaz. Yani Kaş’ın yerlileri bu kadar çok hoşgörülüdür.

Zaten Kaş’a otuz kırk yıl önce gelip yerleşen İngilizler, Almanlar, diğer Avrupalılar ve tabii ki İstanbullular, Ankaralılar, İzmirliler bu hoşgörünün gelişmesinde büyük pay sahibidir. Kaş yerlisi ülke içinden gelip yerleşenlere “yabancı”, ülke dışından gelip yerleşenlere de “turist” der. Aslında turist derdi şimdilerde onlara da yabancı diyorlar. Biz anlayabilmek için “Türk mü yabancı mı” diye sormak zorunda kalıyoruz. Onlar için diğerlerinden farkımız yok anlayacağınız. Bu da bazen birbirimize takılıp şakalaşmamıza vesile oluyor ki aramızdaki dostluğu, sevgiyi büyüten, geliştiren sohbetler yapıyoruz anlayacağınız.

Ama yine de Hıristiyanlara karşı kendi mezarlıklarında yer vereceklerini düşünmemiştim. Bu kadarına benim de havsalam yetmemişti. Biliyorum Türkiye’de büyük kentlerde azınlık mezarlıkları var hatta Avrupalılara ait mezarlıklar da var ama Kaş’ta böyle bir şeyin olması bana çok hoş göründü. Büyük keyif aldım.

Hıristiyanların mezarları fotoğraflarda da gördüğünüz gibi son derece düzgün. Tümü de yapılmış. Özenle hazırlanmış ve neredeyse birbirinin aynısı. İçlerinde bir tane gazeteci bile var, onun mezar taşı yok, demek meslektaşlarımız da bizimle aynı durumda Avrupa’da da.

Müslüman mezarlarıyla Hıristiyan mezarları tabii ki birbirine benzemiyor. Müslümanların mezarları da yapılmış, mermerden mezarlar da var ama hālā toprak biçiminde duranlar da. Hayır mezarların ille de mermerden yapılması gerektiğini söylemiyorum ama üzerine çiçek dikilebilir, daha güzel bir hale getirilebilir. Bu ölülerimize saygının gereğidir. Madem ki onların anılarına saygı duyuyor ve her bayramda veya ölüm günlerinde ziyaret ediyoruz eh bunu da onlardan esirgememek gerekir diye düşünüyorum. Bu işin yerel yönetimlerle ilgisi de yok çünkü herkes kendi yakınının mezarına özen göstermeli. Mezarlığa girince sanki çiçek bahçesine girmiş gibi olmalı. Bir mutluluk duymalı insan, ölenler adına da duymalı bu mutluluğu, ferahlık duymalı, ağaç, bitki kokusu almalı.

Bu arada eğer mezarlık ziyareti yapıyorsanız Kaş’ta gömülmeyi, bizlerle birlikte sonsuz uykuya yatmayı seçen Avrupalı dostlarımızı da ziyaret etmeyi unutmayın.

İnanın iyi hissedeceksiniz.

Herkese huzurlu ve mutlu bir bayram diliyorum.

likyali-savasci